Tımar dışında kalan topraklarda uygulanan iltizam sisteminde topraklar ihale karşılığında belli bir süreliğine kiralanmaktaydı. Bu uygulama belli bir zaman sonra hâzinenin ihtiyacını ve açığını karşılayamaz olmuştur. Bunun yerine toprakların yaşam boyu kiralandığı malikane sistemine geçildi. Yani tımar sisteminin bozulmasından sonra ortaya çıkan iltizam sisteminin devamlılığını sağlamak amacıyla ortaya çıkan bir sistemdir.
Devletin geliri olan vergilerin bir bedel karşılığında kişilere devredilerek toplanan vergi sistemine iltizam sistemi denir. İhale ile alınan toprağa mukataa, ihale sistemine iltizam, ihaleyi alıp işi yapan kişiye mültezim denir.
Malikane sisteminde mukataa adı verilen topraklar muaccele adı verilen satış bedeli karşılığında ömür boyu kiralanmaya başlandı. İstanbul’da kalarak ihalesini aldıkları topraklara gitmeyen malikane sahipleri bölgedeki vergiyi toplama İşini ayan adı verilen kişilere bırakmışlardır. Zamanla güçlenen ayanlar malikaneleri ele geçirerek bölgelerinde mütesellimlik, muhassallık gibi resmi görevlere gelmişlerdir. Böylece bölgelerinde ve devlet yönetiminde önemli bir konuma yükselmişlerdir. Bu durum devletin merkezi otoritesini olumsuz etkilemiştir.
Tekrar belirtmek gerekirse; Malikane sistemi, vergi toplama hakkının süresiz olarak satılmasıdır. Osmanlı Devleti paraya çok ihtiyaç duyduğu dönemlerde böyle bir uygulamaya giderek bazı bölgelerin vergi haklarını süresiz devretmiştir. Bu süresizlik hayat boyu ile sınırlıdır. Yani kişi öldüğünde vergi hakkını devlet tekrar başkasına satabilecekti.
Osmanlı Devleti bütçe açığını kapatmak amacıyla 1775 yılında ilk kez esham adı verilen hazine bonosu şeklinde iç borçlanmaya gitmiştir. Bu uygulama temsili kağıt paraya geçişin ilk aşaması olarak kabul edilmektedir.