Tahsil görmek deyiminin anlamı
Eğitim almak.
Örnek: İyi tahsil görmüş gençlerden bir grup meydana getiririz. (R. N. Güntekin)
Örnek 2: Tahsil görmüş insan da bir başka oluyor.
Mürekkep yalamak deyiminin anlamı
Çok okumuş, öğrenim görmüş, yazmış olmak.
Örnek: Herhâlde aile terbiyemin, görgümün ve az buçuk mürekkep yalamış olmamın da bu Tanrı vergisini beslemekte tesiri olacaktır. (R. N. Güntekin)
Örnek 2: O kadar yıl mürekkep yalamak, her insanın işi değil.
Örnek 3: Mürekkep yalamak, seni çok değiştirmiş emmoğlu.
Terbiye almak deyiminin anlamı
Belli bir eğitimle yetişmek.
Örnek: Allah rahmet eyleye, ben terbiyemi anamdan aldım. (B. Felek)
Örnek 2: Sen hiç terbiye almadın mı be avladım!
Örnek 3: Terbiye aldığı her halinden belli.
Okumayı sökmek deyiminin anlamı
Okula yeni başlayan öğrenci, verilen eğitim sonrası okumaya başlamak, okuma becerisini kazanmak.
Örnek: Kardeşleri, okumayı sökmesi için çok uzun saatler boyunca gayret gösteriyorlar.
Örnek 2: O küçük çocukların okumayı sökmesi beni en mutlu eden olaylardandır.
Örnek 3: Onun okumayı sökmesi, diğer arkadaşlarından çok hızlı olmuştu.
Çantadan yetişmek deyiminin anlamı
Kir mesleği eğitim görmeden deneyimlerle kazanmak.
Örnek vermek deyiminin anlamı
Bir konuyu daha ayrıntılı bir biçimde anlatabilmek için örneklendirmek.
Örnek: Son olarak bir başka yazarın kaleminden, tiyatronun önemi, en etkili eğitim aracı olduğu görüşüne bir örnek verelim. (M. And)
Örnek 2: İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı örnek verilebilir.
İhtisas yapmak deyiminin anlamı
Belli bir konuda özel eğitim görmek, uzmanlaşmak, ihtisaslaşmak.
Örnek: Ben tütüncülük üzerinde ihtisas yapmıştım. (R. H. Karay)
Örnek 2: Ben balıkçılık üzerine ihtisas yapmış biriyim.
Örnek 3: Ortodonti alanında ihtisas yapmak istiyorum.
Rahle i tedrisinden geçmek deyiminin anlamı
Birinden eğitim almak.
Sözü geçmek deyiminin anlamı
* Kendisini kabul ettirmiş olmak, hatırı sayılmak.
* Adı anılmak, bahsedilmek.
* Etkili olmak, hatırı sayılmak.
Sağ olsun, tanıdıklardan hatırı sayılır, sözü geçer emekli bir millİ eğitim müfettişi vardı. (H. Taner)
Örnek 2: Zira sözü geçen memlekette gelişmiş bir proleter sınıfı mevcuttu. (N. F. Kısakürek)
Mektep görmemiş deyiminin anlamı
* Okula gitmemiş.
* Kaba, saygısız.
Örnek: Mektep görmemiş bir amca vardı, sık sık elindeki kağıtlarda yazanları sorardı.
Örnek 2: Eski zamanlarda mektep görmemiş, şimdi okur yazar olmaya karar vermiş.
Örnek 3: Kusuruna bakma dayımın, biraz mektep görmemiş işte.
Örnek 4: Mektep görmemiş tavırları bize mi, normalde de böyle mi?
Kurdele takmak deyiminin anlamı
Okulda belli bir konudaki başarıyı belirtmek üzere öğrenci giysisinin yakasına renkli, özel bir şerit takmak.
Örnek: Babası, kızımıza bugün okumaya geçtiği için kurdele takmışlar.
İftihara geçmek deyiminin anlamı
Okuldaki başarısı ve iyi davranışları sebebiyle üstün öğrenci seçilmek, övünç çizelgesinde yer almak.
Örnek: Dilerim sen de ablan gibi iftihara geçersin.
Arka kapıdan çıkmak deyiminin anlamı
* Okuldan başarısızlık nedeniyle ayrılmak.
* Özellikle bir eğitim kurumundan, bir iş yerinden hiçbir varlık gösteremeden, bir şey öğrenemeden ayrılmak.
Örnek: Övünüp durma, bilgine bakılırsa sen o okulun arka kapısından çıkmışsın.
Yararlı kılmak deyiminin anlamı
Fayda sağlayan ve üretken duruma getirmek.
Örnek: Devlet özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirler alır. (Anayasa)
Dirsek çürütmek deyiminin anlamı
* Okumak için yıllarca çalışmak.
* Öğrenimde veya meslekte uzun yıllar geçirmek
* Okuyup öğrenmek, bilgisini artırmak için yıllarca emek vermek.
Örnek: Dirsek çürütüp emek verdiği kitapları, can vermeden can bulunamayacağını ona hiç söylememişti. (S. Ayverdi)
Örnek 2: Bu meslekte senelerce dirsek çürüttüğüne göre kendisini gayet iyi anlayabilirdi. (O. Aysu)
Örnek 3: Bunca zaman boşuna mı dirsek çürüttük?
Örnek 4: Desene boşuna dirsek çürütmüşsün.
Eli kalem tutmak deyiminin anlamı
* Yazı yazmayı bilmek.
* Düşüncelerini derli toplu güzel bir ifade ile yazabilmek.
Örnek: Elin kalem tutmaz mı senin?