Eski Yunan filozofları maddenin, atom adını verdikleri zerreciklerden meydana geldiğini ortaya atmışlardı. Ama bu sadece bir tahminden ibaretti. Yüzlerce yıl bu görüş üzerinde durulmadı bile. On dokuzuncu yüzyıl başlarında İngiliz bilgini Dalton, ilk atom teorisini ortaya koydu: “Bütün elemanlar atom denilen zerreciklerden yapılmıştır. Aynı elemanın atomları birbirine benzer. Atomlar birleşerek molekülleri meydana getirir.”
Dalton, bazı gerçekleri ortaya koymuştu ama, atomların parçalanmaz olduğunu sanıyordu. Onun teorisini kabul eden bilginlerde atomun parçalanamıyacağına inanıyorlardı.
1905 yılında Yahudi asıllı Alman bilgini Einstein (Sonradan Amerikan vatandaşı olarak ölmuştur) atomla ilgili bilgilerimizi geliştiren önemli teorilerini ortaya koydu. Atomdan bir enerji kaynağı olarak yararlanılabileceğini açıkladı. İngiliz bilgini Rutherford, Einstein’in ortaya koyduğu gerçeklerden de yararlana rak, Dalton’un teorisini doğru hale getirdi: “Atomlar bir çekirdekten ve bu çekirdeğin çevresinde dönen elektronlardan meydana gelmektedir. Birleşerek molekülleri meydana getirirler. Atom da parçalanabilir ve müthiş bir enerji sağlayabilir.”
Rutherford’un teorisi üzerinde çalışan Alman, İngiliz ve Amerikan bilginleri atomun, parçalanmasından meydana gelecek enerjiyi kullanma yollarını aradılar. İlk kullanma şekli, yazık ki öldürücü bir silâh olan atom bombasının yapılışı oldu. Amerikalılar 1945 yılında yaptıkları bu bombayı Hiroşima ve Nagazaki adlı iki Japon şehrine attılar. Yüzbinlerce insan öldü. Yüzbinlerce insan sakat kaldı.
Japonya teslim oldu. Artık atomun ne korkunç bir güç gizlediği anlaşılmıştı.
Amerikalı bilgin Fermi, atom bombasından önce bu enerjiyi yavaş yavaş ve bir patlamaya meydan vermeden serbest bırakacak bir cihaz üzerinde çalışıyordu. Üç yıllık bir çalışma sonunda gerçekleştirdiği bu cihaza “Atom pili” adını verdi. Atom pilinde bölünen atomlar birbirlerinden hızla uzaklaşıyor ve yakınlarındaki başka atomlara çarpınca, onların ısınıp müthiş bir enerji vermelerini sağlıyorlardı. Bu enerji, atom pili sayesinde nükleer fabrikaların, gemilerin çalıştırılmasında kullanıldı. İlk atom denizaltısı “Nautilus”, 1955 yılında denize indirildi. Daha sonra Ruslar yine atom pili ile işleyen bir buzkıran gemisi yaptılar.
Atomlar son derece küçüktür ve mikroskopla da görülemez. Yüz milyon hidrojen atomu yan yana gelse uzunlukları bir santimetreyi bulmaz. Atomun parçalanmasını ve enerji meydana getirmesini çok basit olarak bir kibrit kutusundaki bir kibritin tutuşturulmasına benzetebiliriz. Tutuşan kibrit nasıl bir anda diğer kibritlerin de yanmasına ve zincirleme olarak hepsinin parlamasına yol açarsa bir atomun bölünmesi (Çekirdeğinin parçalanması) aynı anda yanındaki diğer atomlara çarpmasına, onların da zincirleme olarak başka atomları parçalamasına, böylece ortaya müthiş bir enerji meydana getirmelerine yol açar. Buna zincirleme reaksiyon denir. Bu zincirleme reaksiyon en hızlı olarak uranyum ve hidrojen atomlarında meydana geldiği için atom pillerinde bu maddeler kullanılmıştır.