Türk sinemasının ‘Koca Çınar’ı olarak bilinen Ömer Lütfi Akad; 2 Eylül 1916 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş ünlü Türk film yönetmeni, yazar ve senarist’tir.
Ömer Lütfi Akad; Galatasaray Lisesi’nden sonra 1942 yılında Yüksek İktisat ve Ticaret Okulu’nu bitirdi. Bir bankada çalıştı. 1947’de Yeşilçam’da yapım görevlisi ve film işletme memuru oldu. Erman Kardeşlerin mali danışmanıyken Halide Edip Adıvar’ın romanından uyarladığı Vurun Kahpeye ile yönetmenliğe geçerek olumlu sonuç aldı. Ardından Lüküs Hayat, Tahir ile Zühre ve Arzu ile Kamber adlarında başarısız üç film çevirdikten sonra Kemal Film’e geçti. Kanun Namına ile ilk çıkışını yaptı. Bu filmin belgeselleri andıran dış çekimlerinde kameracı Enver Burçin’in büyük katkısı oldu. Duru Film için Yaşar Kemal’in öyküsünden uyarladığı Beyaz Mendil ile sağlam bir film ortaya koydu. Bir ara özel tiyatrolarda dekor-ışık düzenlemeleri yaptı. Son döneminde “Erman Film” adına yetkin filmler yaparak ağırlığını yeniden duyurdu. 1970’lerin sonunda TRT’ye sinema danışmanı olarak atandı. Ömer Seyfettin’in dört öyküsünü (Topuz, Ferman, Pembe İncili Kaftan, Diyet) hazırladıysa da TV tekniğinin uzağında kalan bu filmler önemsenmedi. Sinema-TV Enstitüsü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı (1975-1985). Fransız lirik gerçekçileriyle Amerikalı John Ford’un etkilerinden yola çıkar. Akad’ın filmlerini ilginç kılan öğeler gerçek duygusu, gözlem yetisi, içtenlikli yaklaşımı ve yalın deyiş biçimidir. 1992’de Kültür Bakanlığı’nca “Devlet Sanatçısı” seçildi. Ömer Lütfi Akad Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-Tv Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktaydı. Ömer Lütfi Akad 95 yaşında iken 19 Kasım 2011 yılında İstanbul’da vefat etti.
Alparslan Akıncı Tarafından Unilever Magazin İçin Yapılmış Ömer Lütfi Akad Röportajı
Sinemaya nasıl başladınız?
– Ben Yüksek Ticaret’te maliye tahsili yaptım. Gençliğinde insan her şeye el atıyor tabii. Benim de öyle oldu. Maliye’den mezun olduktan sonra çalıştığım film şirketinin (Lale şirketi) mali mevzularını yönetiyordum, yapım masrafları vs. derken kendimi sinemanın ortasında buldum. Mali çalışmaları terk ettim. Yönetmenliğe başladım. Şimdi o günlerde yaşadıklarımı da ihtiva eden bir kitap yazıyorum.
– Türkiye’de sinema denilince ilk akla gelen isimlerden birisiniz. Sizin gözünüzle sinema hayatın neresindedir?
– Sinema tabii hayatın tam içindedir. Nasıl ki roman, tiyatro hayatın tam içindeyse sinema da aynen böyle hayatın tam içindedir ve hayatla iç içedir.
– Sanatta estetik kaygı sizce ne oranda gözetilmelidir?
– Esasen sanat, estetik kaygı demektir. Sinema gibi, resim gibi, şiir gibi, müzik gibi sanatlarda sanatın yanısıra bir ticari ve sanayi aracı olma vasfı da vardır. Tabii buraya bir miktar bu endişe de ister istemez girer. Ama bu oran şartlara göre değişir. Fakat sanatta estetik kaygı daima vardır ve mutlaka gözetilmelidir.
– Türk sinemasında tipten karaktere geçiş sanırım sizinle başladı. Tipten karaktere geçişlerde nelere dikkat ettiniz?
– Şimdi bu konuda gerçeklik duygusu vermeye dikkat ettim. Ben bu hususta realist bir bakış açısına sahibim. Genellikle işimde olsun, hayatımda olsun realist bir bakış açısına sahibim ve bunu da savunurum. Filmlerimde de realizmi göz önünde bulundurdum. Tipten karaktere geçişlerde hep bunu göz önüne aldım yani gerçeklik duygusunu vermeye dikkat ettim.
– Sizin filmleriniz arasında ‘Gelin, Düğün ve Diyet’ adlı üçlemeniz de var. Bu filmlerdeki mesajınız neydi?
– Bundan 30-40 yıl önce Türkiye’de bir göç oldu. Göç edenler arasında sermaye sahibi olanlar, vasıfsız işçi olanlar, tarım kesiminden gelenler vardı ve ben bunların hayatlarını anlattım. Neler yaptılar, nasıl tutundular. Çünkü bunlar sıradan insanlar değillerdi. Hala öyleler. O göçü yapıp gelip İstanbul’da tutunmak kolay iş değildir. Bu göçten önce de Anadolu’dan İstanbul’a göç olmuştu ama çoğu yenilip geri dönmüştü. Fakat bunlar tutundu ve ben bu konuyu bazı filmlerime aldım. Bu filmlerde tarihi gerçekler vardır. Dokunmadığım veya dokunamadığım bazı hususlar da oldu.
– O yıllarda sosyal yaşantı ve insanlar nasıldı?
– İnsanlar o yıllarda çok masumdu, çok saftı. Şimdi ise çok kirlendi. Arada çok büyük farklılıklar var.
– Size çok teşekkür ediyor, daha nice sağlıklı yıllar temenni ediyoruz.
– Ben de size yayın hayatınızda başarılar diliyorum.
Ömer Lütfi Akad Filmlerinden bazıları
Vurun Kahpeye 1949
Lüküs Hayat 1950
Tahir ile Zühre 1951
Arzu ile Kamber 1951
Kanun Namına 1952
İngiliz Kemal 1952
Altı Ölü Var 1953
Katil 1953
Çalsın Sazlar Oynasın Kızlar 1953
Bulgar Sadık 1954
Vahşi Bir Kız Sevdim 1954
Kardeş Kurşunu 1954
Görünmeyen Adam İstanbul’da 1954
Meçhul Kadın 1955
Beyaz Mendil 1955
Kalbimin Şarkısı 1955
Ak altın 1956
Kara Talih 1957
Meyhanecinin Kızı 1957
Zümrüt 1958
Ana Kucağı 1958
Yalnızlar Rıhtımı 1959
Cilalı ibo’nun Çilesi 1959
Yangın Var 1959
Dişi Kurt 1960
Sessiz Harp 1961
Üç Tekerlekli Bisiklet 1962
Tanrı’nın Bağışı Orman 1964
Sırat Köprüsü 1966
Hudutların Kanunu 1966
Kızılırmak Karakoyun 1967
Ana 1967
Kurbanlık Katil 1967
Vesikalı Yarim 1968
Kader Böyle İstedi 1968
Seninle Ölmek İstiyorum 1969 [renkli]
Bir Teselli Ver 1971
Mahşere Kadar 1971
Vahşi Çiçek 1971
Yaralı Kurt 1972
Gökçe Çiçek 1973
Gelin 1973
Düğün 1974
Diyet 1975
Esir Hayat 1974
Ömer Lütfi Akad Eserleri
– Işıkla Karanlık Arasında (deneme biyografisi, 2004)
– Kızılırmak Karakoyun (senaryo, film öyküsü, 2004)
Ömer Lütfi Akad Ödülleri
– 1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 2. Dram Filmi Ödülü, ‘Hudutların Kanunu’
– 1968 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 2. Film Ödülü, ‘Vesikalı Yarim’
– 1974 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yönetmen, ‘Düğün’
– 19 Kasım 2011 günü vefat etti. Türk sinemasına yeni bir boyut kazandıran ve unutulmaz eserler bırakan ünlü yönetmenin ölümü Yeşilçam’ı yasa boğdu. Yılmaz Güney’den Türkan Şoray’a, Hülya Koçyiğit’ten Ayhan Işık’a kadar birçok yıldızın usta olarak değerlendirdiği Akad 95 yaşında aramızdan ayrıldı. Belgeseller çeken ve senaryo yazarlığı yapan Akad’ın, 100’ü aşkın filmi bulunuyor.
– Alınan bilgiye göre, yaşlılığa bağlı olarak evinde vefat eden Akad için ilk olarak, 20 yılı aşkın süre öğretim üyeliği yaptığı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Sinema Televizyon Bölümünde 21 Kasım Pazartesi günü saat 13.00’te tören düzenlenecek.
– Aynı gün ikindi vakti Levent Camisi’nde gerçekleştirilecek cenaze töreninin ardından Akad’ın naaşı, Ulus Mezarlığı’na defnedilecek.