Türk- İslam devletlerinde ekonominin temeli tarıma dayanmaktaydı. Bundan dolayı topraklar verimli kullanılmaya çalışılmış ve bölümlere ayrılmıştır.
Has Arazi: Hükümdar ve üst düzey yöneticilere ait olan arazilerdir. Hükümdarın ve üst düzey yöneticilerin giderleri karşılanır, kalanı ise hazineye aktarılırdı.
İkta Arazi: Belli görevlilere yaptıkları görev karşılığı verilen topraklardır. İkta sahipleri geçimlerini bu topraktan elde ettikleri gelirden karşılamışlardır. Devlete ödemeleri gereken vergi yerine asker beslemişlerdir.
Mülk (Hususi) Arazi: Şahısların özel mülkiyetinde olan arazilerdir. Arazi sahibi her türlü kullanım hakkına sahiptir (satma, kiralama, miras bırakma, vakfetme gibi). Müslümanlara ait olmayan Özel mülkiyetli topraklara haraci topraklar denilmekteydi. Bu toprakların sahipleri de vergilerini öderlerdi.
Vakıf Arazi: Gelirleri sosyal kurumların harcamaları için ayrılan topraklardır.
Tarımın gelişmesi için çeşitli önlemler alınmıştır. Sulama kanalları açılmış, tohum ve hayvan desteği verilmiştir. Selçuklularda buğday, pirinç ve pamuk üretimi ön plandaydı. Hayvancılık özellikle konar-göçerler tarafından yapılmaktaydı. Tarımın yanı sıra ticarette önemli bir gelir kaynağı olarak görülmüştür. Türk- İslam devletleri kuruldukları bölgelerde ticaretin gelişmesi için tedbirler almışlardır. Yol güzergahlarında kervansaraylar ve hanlar inşa etmişler, yolların güvenliğini sağlamaya çalışmışlardır.
Meslek örgütlenmesi olarak teşkilatlanmış olan fütüvvet teşkilatı da ticaretin yönlendirilmesinde ve kontrol altında tutulmasında önemli kurumlardan biri konumundaydı. Türk- İslam devletlerinin gelirleri; arazilerden ve tarım ürünlerinde alınan vergiler, ganimetler, ticaret vergileri, bağlı devletlerin ödediği vergiler ve hükümdara gelen hediyelerdir. Türk- İslam devletlerinde altın paraya dinar, gümüş paraya ise dirhem adı verilmiştir. Büyük Selçuklularda ilk parayı Tuğrul Bey bastırmıştır.