Cihat sözlük anlamı olarak; çalışmak, uğraşmak, çabalamak, gayret sarfetmek demektir. Terim anlamı olarak cihat; İslâm’ın yükselmesi, korunması ve yayılması için her türlü çalışmada bulunmak, uğraşmak, gayret sarfetmek ve bu yolda sıcak ve soğuk savaşa girmektir. Daha açık bir ifade ile Allah (c.c.) tarafından kullarına verilmiş olan bedenî, malî ve zihnî kuvvetleri Allah yolunda kullanmak, o yolda feda etmektir. İnsanın maddî-manevî bütün varlığını Allah yolunda ortaya koyarak Hakk’ın düşmanlarını ortadan kaldırmak için savaşması “cihad”dır. İslâm’da cihad farzdır. İşte Kuranı Kerimde geçen cihat ile ilgili ayetler.
♦ Sizinle savaşanlara karşı Allah’ın yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin! Elbette Allah aşırı gidenleri sevmez! (Bakara 190)
♦ Onları, bulduğunuz yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın! Fitne, öldürmekten beterdir! Onlar, size karşı savaşıncaya kadar siz, Mescid-i Haram yanında onlarla savaşmayın! Sizinle savaşırlarsa siz de onlarla savaşın! Kafirlerin cezası işte böyledir. (Bakara 191)
♦ (Yeryüzünde) Fitne kalmayıncaya ve din (yalnız) Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın! Eğer vazgeçerlerse, artık zulüm yapanlardan başkasına karşı düşmanlık yoktur. (Bakara 193)
♦ Savaş, hoşunuza gitmediği halde savaş üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen birşey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz. (Bakara 216)
♦ Şüphesiz ki iman edenler, hicret edenler ve Allah’ın yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah’ın rahmetini umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir. (Bakara 218)
♦ Allah’ın yolunda savaşın ve bilin ki, şüphesiz Allah işitendir, bilendir. (Bakara 244)
♦ Musa’dan sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi?Hani, Nebilerinden birine:
“Bize bir melik gönder de Allah’ın yolunda savaşalım,’ demişlerdi.
O:
“Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak olursanız?’ demişti.
Onlar:
“Bize ne oluyor ki Allah’ın yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)’ demişlerdi.
Ama onlara savaş yazıldığı zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler! Allah zalimleri elbette en iyi bilir.” (Bakara 246)
♦ Yoksa siz, Allah, içinizden cihad edenlerle sabredenleri belli etmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? (Âl-i İmran 142)
♦ Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara:
“Gelin, Allah’ın yolunda savaşın ya da savunma yapın’ denildiğinde, Onlar:
“Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik’ dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir. (Âl-i İmran 167)
♦ Ey iman edenler! (düşmanlarınıza karşı) tedbirinizi alın da savaşa bölük bölük çıkın ya da topluca çıkın! (Nisa 71)
♦ Öyleyse, dünya hayatına karşılık ahireti satın alanlar, Allah’ın yolunda savaşsınlar; kim Allah’ın yolunda savaşırken, öldürülür ya da galip gelirse ona büyük bir ecir vereceğiz. (Nisa 74)
♦ Size ne oluyor ki, Allah’ın yolunda ve Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa 75)
♦ İman edenler Allah’ın yolunda savaşırlar; inkar edenler ise tağut yolunda savaşırlar öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hilelisi pek zayıftır. (Nisa 76)
♦ Artık sen Allah’ın yolunda savaş! Kendinden başkasıyla yükümlü tutulmayacaksın. Mü’minleri hazırlayıp teşvik et! Umulur ki Allah, küfredenlerin ağır baskılarını geri püskürtür. Allah, kahredici baskısıyla daha zorlu, acı sonuçlandırmasıyla da daha zorludur. (Nisa 84)
♦ Mü’minlerden, özür olmaksızın oturanlar ile Allah’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cihad edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) va’detmiştir; ancak Allah, cihad edenleri oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır. (Nisa 95)
♦ Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve (sizi) O’na (yaklaştıracak) vesile arayın! O’nun yolunda cihad edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide 35)
♦ Ey iman edenler! İçinizden kim dininden geri dönerse, Allah, (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisine sevdiği mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise güçlü ve onurlu, Allah’ın yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir. Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir. Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir. (Maide 54)
♦ Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir. (Enfal 39)
♦ Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır.
İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiçbir şeyle velayetiniz yoktur. Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür. Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil. Allah, yaptıklarınızı görendir. (Enfal 72)
♦ İman edenler, hicret edenler ve Allah’ın yolunda cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte gerçek mü’min olanlar bunlardır. Onlar için bir bağışlanma ve üstün bir rızık vardır. (Enfal 74)
♦ Bundan sonra iman edip hicret edenler ve sizinle birlikte cihad edenler, işte onlar sizdendir. Akrabalar (mirasta) Allah’ın Kitabına göre, birbirlerine (mirasta) önceliklidir. Doğrusu Allah her şeyi bilendir. (Enfal 75)
♦ Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah’tan ve Resulü’nden ve mü’minlerden başka sır-dostu edinmeyenleri Allah “bilip (ortaya) çıkarmadan’ bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Tevbe 16)
♦ Siz, hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram’ı tamir etmeyi, Allah’a ve ahiret gününe iman edip de Allah’ın yolunda cihad eden kişi gibi mi sanıyorsunuz? Onlar, Allah’ın katında eşit değillerdir! Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez! (Tevbe 19)
♦ İman edenler, hicret edenler ve Allah’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır. İşte kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır. (Tevbe 20)
♦ De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabalarınız, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaretiniz, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Rasulünden ve O’nun yolunda CİHAD etmekten daha sevgili ise o halde, Allah emrini getirinceye kadar gözetleyin! Allah fasıklar topluluğunu doğru yola iletmez! (Tevbe 24)
♦ Kendilerine kitap verilenlerden, Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, Allah’ın ve Resulü’nün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (İslam’ı) din edinmeyenlerle, küçük düşürülüp cizyeyi kendi elleriyle verinceye kadar savaşın. (Tevbe 29)
♦ Gerçek şu ki, Allah katında ayların sayısı, gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah’ın Kitabında on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte dosdoğru olan hesab (din) budur. Öyleyse bunlarda kendinize zulmetmeyin ve onların sizlerle topluca savaşması gibi siz de müşriklerle topluca savaşmayın. Ve bilin ki Allah, takva sahipleriyle beraberdir. (Tevbe 36)
♦ Ey iman edenler! Ne oldu ki size, Allah’ın yolunda savaşa kuşanın denildiği zaman, yer(iniz)de ağırlaşıp kaldınız? Ahiretten (cayıp) dünya hayatına mı razı oldunuz? Ama ahirettekine (göre), bu dünya hayatının yararı pek azdır. (Tevbe 38)
♦ Eğer Allah’ın yolunda sefere (cihada) çıkmazsanız, sizi elem dolu bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir toplum getirir. Siz ise O’na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir. (Tevbe 39)
♦ Allah’ın yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (Tevbe 41)
♦ Allah’a ve ahiret gününe iman edenler, mallarıyla ve canlarıyla cihad etmekten (kaçınmak için) senden izin istemezler. Allah takva sahiplerini bilendir. (Tevbe 44)
♦ Ey Nebi! Kâfirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran. Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yataktır o!.. (Tevbe 73)
♦ Allah’ın elçisine muhalif olarak (savaştan) geri kalanlar oturup kalmalarına sevindiler ve Allah’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad etmeyi çirkin görerek:
“Bu sıcakta (savaşa) çıkmayın’ dediler. De ki:
“Cehennem ateşinin sıcaklığı daha şiddetlidir.’ Keşke anlasalardı. (Tevbe 81)
♦ Allah’a iman edin, O’nun Rasulü ile cihada çıkın diye bir sure indirildiği zaman onlardan servet sahibi olanlar, senden izin isteyip:
“Bizi bırakıver, oturanlarla birlikte olalım’ dediler. (Tevbe 86)
♦ Ama Resul ve onunla birlikte olan mü’minler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler; işte bütün hayırlar onlarındır ve kurtuluşa erenler onlardır. (Tevbe 88)
♦ Kuşkusuz ki Allah, mü’minlerden canlarını ve mallarını, karşılığı cennet olmak üzere satın almıştır. Onlar, Allah’ın yolunda savaşırlar; öldürürler ve öldürülürler. Bu (söz) Tevrat’da, İncil’de ve Kur’an’da Allah’ın kendi üzerine aldığı hak bir vaaddir. Kim Allah’tan daha çok ahdini yerine getirebilir? Öyleyse Allah ile yaptığınız alış-verişe sevinin. En büyük kurtuluş işte budur. (Tevbe 111)
♦ Ey iman edenler! İnkâr edenlerden size en yakın olanlarla savaşın; sizde bir güç ve caydırıcılık görsünler ve bilin ki gerçekten Allah takva sahipleriyle beraberdir. (Tevbe 123)
♦ Sonra şüphesiz ki, Rabbin, eziyete uğratıldıktan sonra hicret eden, sonra Allah’ın yolunda cihad edip sabreden kimselerin yanındadır. Şüphesiz ki, Rabbin bundan sonra da çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (Nahl 110)
♦ Allah uğrunda hakkıyla cihad edin! O, sizi seçti ve dinde üzerinize hiçbir güçlük yüklemedi. Babanız İbrahim’in dinine uyun! Allah, sizi hem daha önce, hem de bu Kur’an’da Müslüman diye isimlendirdi ki, Rasul size şahit (ve örnek) olsun, siz de insanlara şahit (ve örnek) olasınız. Artık namazı kılın, zekâtı verin ve Allah’a sarılın. O, sizin mevlanızdır. O, ne güzel mevla, ne güzel yardımcıdır. (Hac 78)
♦ Öyleyse kafirlere itaat etme ve onlara (Kur’an’la) büyük bir cihad et. (Furkan 52)
♦ Kim cihad ederse, yalnızca kendi nefsi için cihad etmiş olur. Şüphesiz ki Allah, alemlerden müstağnidir. (Ankebut 6)
♦ Bizim uğrumuzda cihad edenlere, şüphesiz ki yollarımızı gösteririz. Gerçeten Allah, ihsan edenlerle beraberdir. (Ankebut 69)
♦ Mü’min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah’a ve Resulü’ne iman ettiler, sonra hiç bir kuşkuya kapılmadan Allah’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler. İşte onlar, sadık olanların ta kendileridir. (Hucurat 15)
♦ Ey iman edenler! Benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin! Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah’a inanmanızdan dolayı Rasule de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp çıkarmışlardır.
Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim. Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp sapmış olur. (Mümtehine 1)
♦ Allah’a ve O’nun Rasulü’ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah’ın yolunda cihad edersiniz. Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz. (Saff 11)
♦ Ey Nebi! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran. Onların barınma yeri cehennemdir. O, ne kötü bir dönüş yeridir. (Tahrim 9)
♦ Ey iman edenler! Sabredin! (Düşman karşısında) sebat gösterin! Allah’ın yolunda aralıksız CİHAD ederek nöbet tutun! Ve Allah’tan korkun ki, kurtuluşa erebilesiniz. (Al-i İmran 200)