Peygamber Efendimiz Hz Muhammed (sav) Hac vazifesini gerçekleştirmek amacıyla 632 yılında Mekke’ye gitmiştir. Bu hac esnasında yaklaşık yüz bin kişiye Veda Hutbesi adı verilen konuşmayı yapmıştır. Hz Muhammed (sav) Veda Hutbesinde Müslümanlara ve insanlığa önemli mesajlar vermiştir.
Allah’tan başka yaratıcı olmadığını, İslam dininin son din olduğunu, Kuran’ın tamamlandığını, kan davalarının sona erdiğini, faizin haram olduğunu, tüm insanların eşit olduğunu belirtmiştir. Hac vazifesini tamamladıktan sonra Medine’ye dönmüştür. Hastalığı artan Hz Muhammed (sav) 632 yılında Medine’de vefat ederek Ravza-i Mutahhara adı verilen yere defnedilmiştir.
Hz Peygamber’in Yıkanıp Kefenlenmesi ve Defni
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in yıkanıp’defnedilmesi işi ertesi gün olan sah günü Rebîülevvel’in ikisinde başladı. Bu gecikmenin çeşitli sebepleri vardı:
1- Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e bir bütün haline gelmiş olan sahabe, O’nun bu dünyadan ayrıldığına bir türlü inanamıyordu. Nitekim Hz. Ömer kılıcını çekmiş, “Kim Hz. Peygamber öldü derse başını uçururum” diyordu. Ama Hz. Ebu Bekir geldi ve herkesin önünde bir konuşma yaparak: “Hz. Peygamberin bu dünyadan göçüp gideceği kesindi”‘ dedi ve Kur’an-ı Kerim’den âyetler okuyarak gerçeği anlatınca, insanların gözleri açıldı ve bu önüne geçilmez gerçeğin meydana gelmiş olduğuna herkes kesinlikle inandı.
2- Allah Resulü’nün ölümü gerçekleştikten sonra, güneş batmadan önce yıkanıp kefenleme işini bitirecek zaman kalmamıştı.
3- Mezar kazma işi, yıkama ve kefenlemeden sonra başladığı için uzun süre beklemek gerekti.
4- Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in vefat ettiği odaya insanlar sıra ile küçük gruplar halinde alındı ve Üsâme b. Zeyd mübarek naaşınm görülmemesi için perde tuttu. Hz. Ali (ra) da O’nu yıkadı. Abbas (ra) da orada bulunuyordu ve bazı rivayetlerde onun da perde tuttuğu bildirilmişti. Herkes bu şerefe ortak olmak istediğinden bu hizmetleri görmek için odaya girmeye uğraşıyordu. Hz. Ali (ra) ise kapıyı içerden sürgülemişti. Ensâr, kapıdan seslenerek “Allah için bizim hakkımızı da düşünün, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’e hizmet etmek bizim de hakkımızdır” diyorlardı.
Vâkıdî’nin anlattığına göre Hz. Ebu Bekir (ra), “Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem üzerinde hiç kimsenin hakkı yoktur. Eğer herkesin içeri girmesine izin verilirse iş yapılamaz” dedi. Fakat ensarın ısrarı üzerine Hz. Ali (ra) Bedir savaşına katılan sahabeden Evs b. Hullî el-Ensârî’yi çağırdı. O, su testisini doldurup getiriyordu.
Hz. Ali (ra) göğsünü Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in mübarek vücûduna dayamıştı. Hz. Abbâs, (ra) ile iki oğlu Kusm ve Fadl Allah Resûlü’nün mübarek vücûdunu bir yandan diğer yana çeviriyor, Üsâme b. Zeyd (ra) ise su döküyordu.
Kefen olarak ilk seçilen kumaş Hz. Ebu Bekir (ra)’ın oğlu Abdullah’ın Yemen dokuması şalıydı. Ama sonra bu değiştirildi ve üç parça beyaz pamuklu bezden kefen yapıldı.
Yıkanıp kefenlendikten sonra Allah Resûlü’nün nereye defnedileceği sorunu ortaya çıktı. Hz. Ebu Bekir (ra): “Peygamber nerede vefat ederse oraya defnedilir” dedi. Nitekim Allah Resûlü’nün mübarek naaşı kaldırılıp altındaki yatak çekilerek Hz. Aişe’nin odasındaki yatağın bulunduğu yere mezar kazılması kararlaştırıldı. Hz. Aişe (ra) şöyle der: “Hz. Peygamber açık bir alanda defnedilmedi. Çünkü O, son anlarında aşırı sevgiden dolayı insanların mezarını da mabede çevirmelerinden endişe ediyordu. Açık alanda halkın yanlış davranışlarının kontrol edilmesi zor olduğundan odanın içinde defnedildi.
Medine’de iki kişi mezar kazmakta ustaydı. Bunlar Ebu Ubeyde b. Cerrah ve Ebu Talha (ra) idi. Ebu Ubeyde (ra), Mekkeliler’in adetlerine göre sandık biçiminde mezar kazardı. Ebu Talha ise, Medine adetine uygun lahit biçiminde mezar kazardı, insanlar mezarın kazılma şekli üzerinde ihtilaf ettiler. Hz. Ömer, “İhtilaf doğru değil, her ikisine birer adam gönderilsin, kim önce gelirse o kazsın” dedi. İnsanlar bu görüşü beğendi. Nitekim Abbas (ra) ikisine de birer adam gönderdi. Ebu Ubeyde (ra) evde yoktu. Ebu Talha geldi ve Medine tarzına göre lahit biçiminde mezar kazdı. Mezarın dibindeki toprak ıslak olduğundan Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem’in üzerinde vefat ettiği yatak, mezarın içine serildi.
Cenaze hazırlanınca insanlar üşüştü. Cenaze odanın içinde olduğundan insanlar küçük gruplar halinde içeri girerek namaz kılıyorlardı. Önce erkekler, sonra kadınlar daha sonra çocuklar namazı kıldılar. Ama imam yoktu.
insanlığın efendisinin sayılmayacak kadar güzel huylarmı içinde taşıyan, yeryüzünde benzeri bulunmayan yüce karakterini sinesinde taşıyan, meleklerin küçükken yıkayıp temizlediği, büyüdüğünde Allah’ın kendi nuruyla aydınlattığı o mübarek vücûdunu, Hz. Ali (ra), Fadl b. As (ra), Üsâme b. Zeyd (ra) ve Abdurrah-man b. Avf (ra) kabre indirdiler.