Kade-i ûlâ (ilk oturuş), dört ve üç rekâtlı namazların ikinci rekâtından sonra yapılan oturuştur. Ka’de, lügatte oturma, oturuş; ûlâ ise ilk, birinci anlamındadır. Sıfat tamlaması olarak “ilk oturuş” anlamına gelen ka’de-i ûlâ, terim olarak ikiden fazla rekatı bulunan namazların ikinci rekâtında secdeden sonraki oturuşa denir. Buna ilk teşehhüd de denir.
Kade-i ahîre (son oturuş) ise namazların sonundaki oturuştur. Yani Kade-i ahîre, Namazın son rek’atında, secdelerden sonra oturmak demektir. Namaz kılarken ikinci ve dördüncü rek’attan sonra oturmaya ka’de denir. Üç rek’atlı olan akşam ve vitir namazlarında ise, ikinci ve üçüncü rek’atlardan sonra oturulur.
Oturuşların miktarı ise teşehhüd müddeti kadardır. Teşehhüd miktarı (et-Tahiyyâtü lillahi…) okuyacak kadar bir müddettir. Kade-i ahîrede bu kadarlık bir oturuş namazın rüknüdür. Dolayısıyla “et-tahiyyâtü” okuyacak kadar oturmadan namaz sahih olmaz.
Cemaat son oturuşta, kade-i ûlâda Tahiyyatı bitirmeden imam üçüncü rekâta kalkarsa ne yapar?
Cemaat, bu durumda isterse Tahiyyat’ı tamamlar, isterse imam ile beraber kalkar. Çünkü bu halde iki vâcip çakışmış olur. Bu durumda meşhur olan görüş cemaatin serbest bırakılmasıdır.