Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kadınlar ilgili sözleri varmıdır? İşte Ulu önder Atatürk’ün kadınlar ile ilgili söylediği sözler.
Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü Her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. İşte hayatımızda önemli bir yeri ve konumu olan, bir bütünün ayrılmaz parçası kadınlar ile ilgili Atatürk’ün söylemiş olduğu sözleri.
– Şuna inanmak lâzımdır ki, dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.
– Bir topluluk, bir ulus, erkek ve kadın olmak üzere iki ayrı cins insandan oluşur. Bir ulusun bir bölümünü geliştirip diğer bölümünü geliştirmeden toplumun tümünün gelişmesi olanaksızdır. Bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer yarısının göklere yükselmesi mümkün müdür?
– Türk kadını dünyanın en aydın, en erdemli, en ağır kadını olmalıdır.
– Kadınlarımızın genel görev ve çalışmalarda paylarına düşen işlerden başka, en önemli, en hayırlı, en faziletli bir ödevleri de “iyi anne” olmalarıdır.
– Bizim toplumumuz için ilim ve fen lazım ise, bunları aynı derecede hem erkek hem de kadınlarımızın iktisap etmesi lazımdır.
– Ulusun kaynağı toplumsal yaşamın temeli olan kadın; ancak erdemli olursa görevini yerine getirebilir. Kuşkusuz kadın, çok erdemli, çok yüce olmalıdır.
– Kadınlarımızın bilim, teknik sosyal yaşamda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız da bilim ve teknik alanlarında yetişeceklerdir. Toplum yaşamında kadınlar erkeklerle birlikte yürüyecekler; birbirinin yardımcı ve destekleyicisi olacaklardır.
– Bizim dinimiz, hiçbir zaman kadınların erkeklerden geri kalmasını emretmemiştir. Allah, kadınların ve erkeklerin birlikte bilim ve kültür sahibi olmalarını emreder.
– Tarlalarda erkeklerle beraber çalışan, merkeplerine binip ürününü satmak için kasabalardaki pazar yerlerine giden, oralarda yumurtasını, tavuğunu, buğdayını satan; gerekli ev ihtiyaçlarını kendisi satın alan, köyüne dönen, tüm çalışmalarında kardeşlerine, eşlerine yardım eden kadınlar… Ben bu kadınlar arasında, kocalarından daha iyi işten anlayan ve hesap yapanlara rastladım.
– Kadınlarımız erkeklerden daha aydın daha üretken, daha bilgili olmak zorundadırlar. Eğer, gerçekten bu milletin anası olmak istiyorlarsa böyle olmalıdır.
– Bazı yerlerde kadınlar görüyorum. Başlarına birer bez, peştemal ya da bunlara benzer bir şeyler atıp yüzlerini, gözlerini kapatıyorlar. Yanlarından geçen erkeklere ya sırtlarını dönüyorlar ya da yere oturup yumuluyorlar. Bu davranışın anlamı ve yararı nedir?
– Uygar bir ulusun anası, kızı bu garip, bu ilkel biçime girer mi? Bu bizim ulusumuzu gülünç gösteren bir manzaradır. Derhal düzeltilmesi gerekir.
– Kadınlarımız, eğer milletin gerçek anası olmak istiyorlarsa, erkeklerimizden çok aydın ve faziletli (erdemli) olmaya çalışmalıdırlar
– Belki erkeklerimiz memleketi istilâ eden düşmana karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüs germekle düşman karışsında buldular. Fakat erkeklerimizin teşkil ettiği ordunun zayıf kaynaklarını kadınlarımız işletmiştir. Memleketin var olması imkânını hazırlayan kadınlarımız olmuştur ve kadınlarımız olmaktadır.
– Tanrı, insanları iki cins olarak yaratmıştır. Bu iki cins birbirinin yardımcısı ve tamamlayıcısıdır.
– Türk kadınına 1935 yılında seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Bu vesile ile bakın Atatürk şöyle der:
– Bu karar, Türk kadınına sosyal ve siyasi hayatta bütün milletlerin üstünde yer vermiştir. Çarşaf içinde, peçe altında ve kafes arkasındaki Türk kadınını artık tarihlerde aramak lazım gelecektir. Türk kadını, evdeki medeni mevkiini selahiyetle işgal etmiş, iş hayatının her safhasında muvaffakiyetler göstermiştir. Siyasi hayatla, Belediye seçimleriyle tecrübe kazanan Türk kadını bu sefer de milletvekili seçme ve seçilme suretiyle haklarının en büyüğünü elde etmiş bulunuyor. Medeni memleketlerin birçoğunda, kadından esirgenen bu hak, bugün Türk kadınının elindedir ve onu selahiyet ve lihakatle kullanacaktır.
– Türk kadınları, ülkemizin geleceğini ulusumuz adına yöneten siyasi kadrolara katılma isteğini gösterdiğinde; ülkemizin ve ulusumuzun yurttaşlarımıza yüklediği görevlerin hiç birinden uzak tutulacaklarını akıllarına getirmezler. Çünkü görevler karşılığı olmayan hiç bir hak yoktur.
– Kadının yoksulluğu olmaz. Kadına yoksul demek onun bağrından kopup gelen tüm insanlığın yoksul olduğunu söylemektir. Eğer insanlık; aciz, değersiz, yoksulsa; kadına yoksul demek yerinde olur.
– Dünyada hiç bir milletin kadını “Ben Anadolu Kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim,” diyemez!
Yaşamak demek çalışmak demektir. Bundan dolayı bir toplumun bir organı çalışırken diğer organı çalışmazsa; o toplum felç olmuştur. Bir toplumun çalışması ve başarılı olması için gerekli koşullara ve olanaklara sahip olması gerekir. Bizim toplumumuz için bilim ve teknik gerekliyse; bunları aynı derecede hem kadınlarımızın, hem erkeklerimizin onurlanmaları gerekir.
– Çift süren, tarlayı eken, ormandan odun ve keresteyi getiren, mahsulleri pazara getirerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren; bütün bunlarla beraber sırtıyla, sağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla yağmur demeyip, cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar, hep o ilahi Anadolu kadınları olmuştur.
– Türk kadını, dünyanın en aydın, en erdemli ve en ağır kadını olmalıdır. Beden ağırlığında değil, ahlakta fazilette (erdemde) ağır, ağırbaşlı bir kadın olmalıdır. Türk kadınının görevi, Türk”ü zihniyeti ile, gücü ile, kesin kararlılığı ile koruma ve savunmaya gücü yeter nesiller yetiştirmektir. Milletin kaynağı, toplumsal hayatın temeli olan kadın, ancak erdemli olursa görevini yapabilir. Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır.
– Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur. Dünya üzerinde gördüğümüz her şey, kadının eseridir. Toplum hayatının kaynağı, çağdaş aile hayatıdır. Siyasal ve toplumsal hakların kadın tarafından kullanılmasının, insanlığın mutluluğu ve saygınlığı açısından gerekli olduğuna inanmaktayım.
– Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.
– Kadının en yüce görevi anneliktir, ilk eğitim verilen yerin ana kucağı olduğu düşünülürse; bu görevin önemi gerektiğince anlaşılır.
– Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmelerini sağlamaktır. Bundan dolayı kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir.
– Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.
– Kadınlar içtimai hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.
– Bizim sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun bir organı faaliyette bulunurken diğer bir organı işlemezse o sosyal toplum felçlidir.
– İnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan oluşur. Kabil midir bu kütlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünü ilerleyebilsin? Mümkün müdür ki bir cismin yarısı toprağa bağlı kaldıkça, öteki yarısı göklere yükselebilsin?
– Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.