Allah’tan korkmaz deyiminin anlamı
* Can yakıcı, insafsız, acımasız.
Örnek: Allah’tan korkmaz, kuldan utanmaz biridir.
Örnek 2: Allah’tan korkmaz, bu yapılır mı?
Başından korkmak deyiminin anlamı
* Hayatından kaygı duymak, cezalandırılmaktan korkmak.
* Yapacağı bir eylem, bir iş yüzünden öldürüleceğinden ya da büyük bir ceza yiyeceğinden kaygı, korku duymak, çekinmek.
Örnek: Düşman topraklarına girince başından korkmaya başladı.
(birine) korku salmak deyiminin anlamı
Korkutmak.
Örnek: Devletin bu türden denetimlere kalkması, korku salma amacına yöneliktir. (M. C. Anday)
Örnek 2: Gidişat tüm halkın üzerinde bir korku salmış durumda.
Örnek 3: Belli ki bazı gazetecileri korku sarmış.
Örnek 4: Takımın performansını görünce, diğer takımları korku sarmış olmalı.
(birine) korku vermek deyiminin anlamı
Korkutmak.
Örnek 2: Kadınlıktan, erkeklikten tiksiniyordu ve etteki sır ona korku veriyordu. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Örnek: Muhaliflere korku vermek için davalar açılıyor.
Örnek 3: Öğretmen korku vermek için, öğrencileri düşük not vermekle tehdit ediyormuş.
Örnek 4: Ne yaparsan yap, davasında haklı olana korku veremezsin.
(birinin) gözünü korkutmak deyiminin anlamı
Yıldırmak, karşı duramaz hâle getirmek.
Örnek: Şimdiden gözünü korkutmazsan ileride büsbütün başa çıkılmaz bu bacaksızlarla. (N. Cumalı)
Örnek 2: İlk işi, adamlarıyla kasaba halkının gözünü korkutmak oldu.
Kendi gölgesinden korkmak deyiminin anlamı
* Çok korkak olmak, bir sakınca söz konusu olmayan işlere girişmekten bile korkmak.
* Çok korkak olmak, en basit işlere bile girmekten korkar olmak.
Örnek: Gölgesinden korkan adamlarla hiçbir işe girilmez.
Korktuğu başına gelmek deyiminin anlamı
* Düşünülen kötü durum gerçekleşmek.
* Endişe duyduğu, kaygılandığı, olmasını istemediği şeyle karşı karşıya gelmek.
Örnek: Korktuğu başına gelmiş ve o koskoca Nahit Bey ipin ucunu kaçırarak dillere destan olmuştu. (T. Buğra)
Örnek 2: Korktuğum başıma geldi, ne yapacağım şimdi ben!
Korktuğuna uğramak deyiminin anlamı
* Korktuğu başına gelmek.
* Endişe duyduğu, kaygılandığı, olmasını istemediği şeyle karşı karşıya gelmek.
Örnek: Korktuğuma uğradım, ne yapacağım şimdi ben!
Örnek 2: Korktuğuma uğradım, en önemli anımda bilgisayarım bozuldu.
Korku düşmek deyiminin anlamı
* Endişelenmek, korkmak.
Örnek: Bir korku düştü canıma acep nola benim hâlim / Derman olmaz ise bana acep nola benim hâlim? (Yunus Emre)
Örnek 2: Takım oyuna hızlı başlayınca, rakiplerine bir korku düştü.
Örnek 3: Oy oranları düşmeye başlayınca, partiye korku düşmüş.
Korku saçmak deyiminin anlamı
Herkesi korkutmak.
Örnek: Takımın performansı, diğer takımlara korku saçmış.
Örnek 2: Savcı bu soruşturma ile, insanlara korku saçmaya çalışmıştır.
Korkudan çıldırmak deyiminin anlamı
Aşırı korku yüzünden aklını yitirmek, delirmek.
Örnek: Yoksa çocuk, etrafını saran hayaletlerin dehşeti karşısında mutlaka korkudan çıldırırdı. (R. N. Güntekin)
Örnek 2: Girdikleri korku evinde, korkudan çıldırmak üzereydiler.
Örnek 3: Çok kötü korku şakası yapıyorlar, insanları korkudan çıldırtacaklar.
Korkusundan altına yapmak deyiminin anlamı
Çok korktuğunda idrarını veya dışkısını kaçırmak.
Örnek: Gördüğü kabusun korkusundan altına yapmış.
Örnek 2: Paraları geri ödenmeyecek diye, korkudan altına yapmışlar.
Örnek 3: Çocuğa şaka yapmışlar, kesin korkusundan altına yapmıştır.
Korkuya kapılmak deyiminin anlamı
Korku düşmek, endişelenmek, kaygılanmak, korkmak.
Örnek: Takım oyuna hızlı başlayınca, rakipleri korkuya kapıldı.
Örnek 2: Oy oranları düşmeye başlayınca, partililer korkuya kapılmış.
Korkuya kesmek deyiminin anlamı
Çok korkmak.
örnek: Ürkek ürkek dolaşıyordu evin içinde. Tepeden tırnağa korkuya kesmişti. (Y. Kemal)
Örnek 2: Silah seslerini duyunca, herkes korkuya kesti.
Gözü korkmak deyiminin anlamı
* Daha önce geçirdiği kötü bir denemeden sonra birinden veya bir şeyden zarar gelebileceği kanısına varmak.
* Daha önce başına gelen kötü bir durumu, bir başarısızlığı, bir tehlikeyi düşünerek buna bir daha uğramaktan çekinmek, bu yüzden bir işe girişmeyi, bir kimseyle çatışmayı vb. göze alamamak.
Örnek: Yabancı bir iklimde, ebedî olarak yaşamaya mahkûm olduktan sonra bundan üstün hangi bir cezadan gözümüz korkabilir. (Y. K. Karaosmanoğlu)
Örnek 2: Adam o kadar büyüktü ki gözüm korktu doğrusu.
Örnek 3: Başına gelenlerden sonra o işi yapmakta gözü korktu.