Eleştiri, sanat, düşünce veya edebiyat eserini her açıdan inceleyip bunların zayıf ve güçlü yönlerini belirten, bir yazarın veya eserin gerçek değerini ortaya koyan yazı türüdür. Eleştiri (Tenkit), Sanat ya da edebiyat eserlerini incelemek, değerlendirmek, açıklamak, tanıtmak amacıyla yazılan yazılardır. Diğer bir ifade ile, bir sanat ya da düşünce eserini tanıtırken, zayıf ve güçlü yönlerini belirtme, bir yazarın gerçek değerini yansıtma amacıyla yazılan yazılara eleştiri (tenkit) denir. Sanat ve edebiyat alanlarında yol gösterici yazılardan olan eleştiri, düşünce yazısıdır.
Eleştiride hareket noktası eser ve sanatçıdır. Eleştiri, sadece yerme amacıyla yapılmaz; iyiye, doğruya, güzele götüren yazı türüdür. Eleştiride amaç, sanat eserinin güçlü ve zayıf yönlerini ortaya koymaktır. Böylelikle hem sanatçıyı hem de sanatı geliştirir.
Eleştiri yapan kimseye eleştirmen (münekkit) denir. Eleştirmen; kültürlü, çağın koşullarını bilen, ön yargılara kapılmayan, geniş ve ileri görüşlü bir kişidir. Eleştirmenin görevi güzellik oluşturmak değil ortaya çıkarılmış güzelliği değerlendirmek, okurlara sunmaktır. Eleştirmen, bir sanat eserinin gerçek değerini ortaya koyduğu için topluma ve sanatçıya büyük yararlar sağlar. Sanatçıyı gerçeğe ulaştırarak toplumun da sanat zevkini yükseltir.
Batı edebiyatının önemli türlerinden biri olan eleştiri, özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren önemli bir gelişme göstermiştir. Hippolyte Taine (Hipolayt Teyn), Brunetiere (Brunediyor), Lemaitre (Limoydır), Lessing (Lesing) gibi yazarlar Batı edebiyatında bu türle ilgili ön plana çıkan eleştirmenlerdir.
Batı”da oldukça önemsenen eleştiri, 20. yüzyılın başlarından itibaren çok güçlenmiş, sanat ve düşünce alanlarında önemli gelişmelerin altyapısını hazırlamıştır.
Tenkit kelimesiyle de karşılanan eleştiri, edebiyatımızda gazetenin ortaya çıkmasıyla başlamıştır. Bu açıdan Tanzimat sanatçıları, ilk eleştirmenler olarak kabul edilir. Namık Kemal, Muallim Naci, Recaizade Mahmut Ekrem gibi yazarlar, eleştiri türünde eserler vermiştir. Servetifîinun Dönemi”nde Hüseyin Cahit Yalçın; Millî Edebiyat Dönemi”nde Abdülhak Şinasi Hisar, Reşat Nuri Güntekin;
Cumhuriyet Dönemi”nde de Nurullah Ataç, Vedat Günyol, Tahir Alangu, Asım Bezirci, Rauf Mutluay, Fethi Naci gibi yazarlar eleştiri türünde eserler vermiştir.
Eleştiri, edebiyatımıza Tanzimat Dönemi”nde Batı”dan gelmiştir. Bu dönemde önce dille ilgili eleştiri yazıları yazılmış, sonra türün alanı genişlemiştir. Servetifünun Dönemi”nden itibaren de Batılı tarzda eleştiriler yazılmıştır. Cumhuriyet Dönemi”ndeki büyük ve hızlı gelişmelerin etkisiyle eleştiri türünde Orhan Şaik Gökyay, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mehmet Kaplan, Cemil Meriç, Mehmet Fuat, Metin And gibi birçok yazar türün gelişimine katkı sağlamıştır.
Eleştirinin belirleyici özellikleri nelerdir?
– Düşünsel plânla yazılır.
– Konu, yazının sonuna dek değerlendirilmesi yapılan esere bağlı kalmalıdır. Eser ile ilgili, değerli ve değersiz diye gösterilen yargılar, eserden alınacak örneklere dayandırılmalıdır.
– Yazar, yargılarında belirli ölçülere bağlı kalmalı, eleştirileri nesnel olmalı, “beğendim, hoşuma gitti”. gibi öznel değerlendirmelerden kaçınmalıdır. Bunun yanında eleştiri yazısını okutacak olan elbette eleştiri yazarının kendine özgü konuyu ele alış biçimi, kendine özgü yorumlayışı ve anlatımındaki üslûbudur.
– Eleştirisi yapılan çalışma, bütün boyutlarıyla ele alınmalı, kendi türü içindeki bilimsel, sanatsal, toplumsal yere oturtulmalıdır. Alanındaki diğer çalışmalarla karşılaştırılarak bu türe kattıklarıyla, kendisinden beklendiği halde katamadıklarıyla ele alınmalıdır.
Eleştiri Türleri
a. İzlenimsel (empresyonist) eleştiri
Edebî eserlerin okuyucu üzerinde bıraktığı etkilerden, izlenimlerden yola çıkılarak yapılan eleştirilere “izlenimci eleştiri” denir. İlkelerini ünlü Fransız edebiyatçı Anatole France (Anatol Frans)”ın belirlediği ve eleştirmenin bir eseri kendi zevk, algılama, değer ölçülerine göre incelediği eleştiri türüdür. Bu tür eleştirilerde öznel, kişisel yargılar ağırlıktadır. Bu nedenle günümüzde izlenimsel eleştiri edebiyat dünyasından pek rağbet görmez.
b. Nesnel (bilimsel) eleştiri
Edebî eserlerin içerik, yapı ve üslûpları üzerinde tarafsız olarak yapılan eleştirilere de “bilimsel eleştiri” denir. Bu eleştiri türünde, her eserin değerlendirilmesinde kullanılabilecek ölçütler vardır. Eleştirmen, kişisel yargılara varmaktan kaçınmaya çalışır. Bilimsel araştırmalardan yararlanarak, eseri tarafsız bir gözle değerlendirir. Eseri, ister beğensin ister beğenmesin, kendi duygularını işin içine katmadan, eserin sanat değerini ortaya koymaya çalışır.
Eleştirinin Özellikleri
1. Eleştirinin objektif olarak yapılması gerekir.
2. Eleştiri yapılan eserin iyi ve kötü yanları ortaya konarak eserin değeri belirlenmelidir. Yapılan bu eleştirilerle sanatçının bu konuda kendini geliştirmesi amaçlanmalıdır.
3. Eleştirmen eleştiri yapacağı türün özelliklerini çok iyi bir şekilde bilmelidir. Eleştiri yapmak bir türde eser vermekten çok daha zor bir iştir.
4. Eleştirinin dili yalın olmalıdır.
5. Eleştirmen belli eleştiri kurallarına bağlı kalmalıdır.
6. Eleştirmenin bir diğer görevi de eseri okuyucuya tanıtmaktır.
7. Eleştiride eserin sadece kötü yönleri ortaya konulmaz. Eleştiri sırasında eserin olumlu özellikleri de ön plana çıkarılmalıdır.
Eleştiri Örnek:
– İşe her gün üniformasız geliyor ve kuralları dikkate almıyorsun.
– Bu konuda söylenen haklı sözlere kulak asmadığını görüyorum.
– Bu kadar önemli bir ödevi, çok baştan savma yapmışsın.
– Yabancı kelime kullanmayı ustalık sayıyor; fakat eserini anlaşılmaz kıldığının farkında değil.
– Resimlerin dikkate değer; yalnız perspektif ve yeterli derinliğe sahip değil.
– Şiirinde anlamayı güçleştirecek kadar fazla sanata yer vermişsin.
– Takımın yediği ilk golde, kalecinin çok büyük ihmali var.
– Bu gidişle bir baltaya sap olamazsın sen!
– Filmde argo ve bel altı espriler, filmin kurgusuna gölge düşürmüş.
– Gültekin Bey, giyimi, konuşması ve işindeki titizliğiyle gerçek bir karakter adamıdır.
– Yazarın kelimeleri seçmedeki ustalığı, daha kitabın ilk sayfasında kendini hissettiriyor.