Romantizm, XVIII. yüzyılın sonlarına doğru Avrupa’da ortaya çıkan, başlıca özelliği duyguların ve içgüdülerin yüceltilmesi, ulusal özelliklerin değer kazanması, aşırı ölçüde coşkuya ve imgeye dayanma olan sanat akımıdır. Diğer bir ifade ile Romantizm, 1800 ve 1850 yıllar arasında Avrupa’da edebiyatı, müziği, felsefeyi ve sanatı etkiliyen entelektüel bir akımdı. Bir ölçüde Sanayi Devrimine, Aydınlanma Çağına aristokratik sosyal ve siyasi düzenine, doğanın bilimsel rasyonalizasyonuna ve Klasisizme tepki olarak doğan bir akımdır.
ROMANTİZM
– 1830 Yıllarında Fransa’da ortaya çıkmıştır.
– Klasizme tepki olarak oluşmuştur.
– Konularını tarihten ve günlük hayattan alınır.
– Tabiat önem kazanmıştır (sadece fon olarak kullanıldı, sembolize edilmedi). Gözlem ve tasvire önem verildi.
– Dil Sanatlı ve süslüdür.
– Akıl yerine duygulara ve hayallere önem verirler.
– Sanatçılar eserlerinin kendilerini gizlemediler.
– Sanat toplum içindir görüşünü benimsemişlerdir.
– Konular işlenirken iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin gibi zıtlıklardan yararlanırlar.
– Üç birlik kuralı uygulanmaz.
– Temsilcileri: Shakespeare, Lord Byron, Goethe, Schiller, Jean Jacques Rousseau, Lamartine, Victor Hugo, Alek-sandre Dumas Pere, Alfred de Musset, Aleksandre Puşkin…
– Türk edebiyatında ise Namık Kemal, Ahmet Mithat Efendi, Abdülhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut Ekrem (şiirde).