Kan, kalbin kasılma hareketlerinin sağladığı itici güçle, önce atardamarlarda, daha sonra da toplardamarlarda dolaşır. Atardamarlardaki kanın basıncı (atardamar basıncı da denir), tansiyon aleti ile ölçülür. Bu âletle elde edilen bulgu ise hastanın sağlık durumunu daha yakından tanımak olanağını verir.
Kanın atar ve toplar damarlarda normal bir şekilde dolaşabilmesi için, yaşadığımız sürece gece gündüz durmaksızın tıpkı bir pompa gibi çalışan kalbin kanı kuvvetle itmesi gerekir. Sağlıklı bir vücutta normal bir kan basıncı, kanın damarlarda rahatça dolaşmasını sağlar. Buna karşılık, sağlığın bozulması halinde, atar damarlardaki kan basıncı ya artar, ya azalır; ortaya çıkan bu düzensizliğin nedenleri arasında şunları sayabiliriz: damarlarda yabancı madde birikmesi, atardamar esnekliğinin giderek azalması, kalbin yorgun düşmesi ve yağların kan dolaşımını güçleştirmesi.
Kan basıncı ne kadar çok olursa tansiyon da o kadar yüksektir. İnsan vücudunda büyük ve küçük olmak üzere iki tansiyon vardır. Tansiyonu ölçmek için hekim, kolu iyice saran ve sıkıştırdığı damarlardan hiç kan geçirmeyecek şekilde havayla şişen bir lastik kolluk kullanır. Hekim, kolluğun içine dolan havayı düzenli olarak boşaltırken nabzın yeniden atmaya başladığı anı kollar ve manometrenin göstergesinden büyük tansiyonu okur.
Küçük tansiyonu ölçmek için de, hekim, steteskop denilen bir dinleme âletinden yararlanır: bu aletle kalp atışlarını dinler ve kalbin basıncı durduğu anda manometrenin göstergesini okur. Tansiyon kişiye göre değişir. Sözgelimi, sağlıklı bir yetişkinde 14 ile 8 ya da 13 ile 7 arasında oynar. Ancak âletlerinin kendisine sağladığı bulguları birbirinden çok farklı olabilecek gözlemlerine göre değerlendirmek, hekimin bileceği bir iştir.