Hekim, günlük dilde kısaca iğne dediğimiz, deri altına, adale içine veya damardan yaptığı enjeksiyonlarla, hastasının vücuduna ilâç şırınga eder. Böylece, tedavide, ağızdan alınan ilâçlara oranla daha çabuk ve etkili sonuçlar alabilir.
ilâç vermenin çeşitli yollarından biri de iğne yapmaktır, iğne, çok yaygın bir tedavi yönetimidir. Çoğu kimse iğneden korkar, oysa bu korku yersizdir. Zira iğne genellikle, hattâ hemen hemen hiç bir zaman can acıtmaz; yüzü koyun yatmış durumda iğne olmaya hazırlanan bir hasta çoğu zaman iğnenin yapıldığını duymaz bile. İğneyle verilen ilâç, hastalığa karşı kısa zamanda bir tepki meydana getirir, hatta bazı çok tehlikeli durumlarda hastanın hayatını kurtarır. Sözgelimi, zehiri öldürücü bir yılanın soktuğu hasta serum verilerek kurtarılır.
iğne, enjektör denilen ve ucunda içi oyuk bir iğne bulunan pistonlu bir şırınga aracılığıyla yapılır. Enjektörü kullanmadan önce, mikroplardan arındırmak için suda kaynatmak gerekir. Vücuda şırınga edilecek sıvı ilâç, cam ampulden enjektöre çekildikten sonra, iğnenin havası boşaltılmalıdır; bunun için de hekim ya da hemşire enjektörü havaya doğru tutup iğnenin ucundan su fışkırıncaya kadar pistonu iter. Eğer böyle yapılmazsa, ilâçla vücuda giren hava, büyük tehlikeler doğurabilir. Daha sonra iğne yapılacak yer alkollü ya da eterli pamukla silinerek, hastanın derisi dezenfekte edilir.
İğneler, aşı, anestezi yapmak ve çeşitli tedavileri uygulamak olanağını sağlar. Bazı ilâçlar, yanında iğnesi olan, sterilize edilmiş bir şırınga içinde satılır; ancak bu âlet, kullanıldıktan sonra atılır.