Sünnet lügatta yol, âdet davranış gibi manalara gelir. İslâm’da ise Sevgili Peygamberimizin (sav) farz olmayarak yaptığı şeylerdir. Diğer bir ifade ile Sünnet; Peygamber Efendımiz’in (aleyhissalatu vesselam) farz ve vaciplerden hariç olarak yaptığı ve yapılmasını istediği fiil ve davranışlardır. Bunlar “Sünet-i müekkede” ve “Sünneti gayri müekkede” olarak ikiye ayrılır.
Sünnet-i müekkede Peygamberimizin devamlı yaptıkları çok az terk ettikleri sünnettir. Meselâ sabah namazının sünneti, öğle namazının dört rekatlık ilk sünneti ile iki rekatlık son sünneti, ezan okumak, kamet getirmek, cemaate devam etmek sünnet-i müekkededir.
Sünnet-i gayri müekkede ise Peygamberimizin ibadet maksadıyla ara sıra yaptıkları şeylerdir. İkindi namazının sünneti, yatsı namazının ilk sünneti gibi. Bunlara devam etmenin sevabı da pek büyüktür.
Aslında Peygamberimizin (sav) her hareketi O’nun sünneti sayılır. Yolu, âdeti davranışı bir sünnettir. Onların hepsini örnek almak samimi bir müslüman olmak için şarttır.
Sünnetin Hükmü
Sünnet-i müekkedenin yapılmasında büyük sevaplar vardır. Kasden veya tembellikle terk edilmesinde Cehennem azâbı yoksa da şefâatten mahrumiyet gibi büyük bir kayıp ve ziyan söz konusudur. Böyle kimseler Resûlullah tarafından kınanıp levmedilmeye de müstehak olurlar. Bu sünnetlerin değiştirilmesi veya inkârı ise bid’attır, dalâlettir.
Sünnet-i gayr-i müekkedenin yapılması da pek güzel ve sevaplıdır. Yemek, içmek, giyinmek, v.s. gibi günlük fıtrî hareketler ve muameleler, sünnete ittiba’ yoluyla, ibadet hükmüne geçer. İşlenmesi âdet olan fiiller, böylece hayat kazanır, şefâate vesile hâline gelir, insan ruhuna feyizler bahşeder çünkü sünnetin en küçük bir edebine riâyet dahi, Allah Resûlünü hâtıra getirir, kalbe nûr ve huzur verir. Bu ikinci kısım sünnetlerin terkinde, hiçbil günah olmadığı gibi kınama ve azar (levm ve itab) da yoktur, fakat yukarıda saydığımız büyük sevabları kaybetme ve sünneti nurundan ve hakikî edebden istifade edememe durumu vardır.
Ayrıca sünnet denildiğinde erkeklerin üreme uzuvları etrafındaki derinin kesilip atılması da anlaşılır. Buna asıl olarak Hıtan ismi verilir.
Müslümanlar bu hususa çok dikkat ederler. Sevgili Peygamberimiz çocukların yedi yaşına kadar sünnet ettirilmelerini bunun için bir düğün bile tertip edilmesini emretmişlerdir. Sünnet merasimleri Yüce Allah’ın rızası için bir vesile kabul edilir. Ancak bu merasimlerde müslümanlara yakışmayacak işlere girişmek içkili, davullu ve zurnalı faaliyetlere başvurmak son derece günahtır. Her şey Allah rızası için ve sevgili Peygamberimizin sünneti için yapılmalıdır.