Kaslar bir bakıma vücudumuzun motorudur, kemiklerimizi ya da organlarımızı çekerek hareket etmelerini sağlarlar. Et olarak yediklerimiz, kasaplık hayvanların kaslarıdır.
Kas, vücutta bulunan, gelişmekte olan asıl hücreciklerin mezodermal tabakalarından oluşan, büzülebilen bir dokudur. Vücuttaki görevi güç oluşumu ve dış veya iç (organlar arası) hareket sağlamaktır.
Vücudumuzda bine yakın sayıda kas vardır. Bunların bir kısmı büyük, bir kısmı da, meselâ gözbebeğimizi hareket ettiren kaslar gibi olanları çok ufaktır. Yürümek bir şeyi almak ya da çiğnemek gibi bazı hareketleri yapabilmek için gerekli kaslarımızı isteyerek hareket ettirebiliriz. Ama isteğimizin dışında, kendiliğinden çalışan kaslarımız da vardır. İstesek de bu çeşit kasların hareketine engel olamayız. Vücudumuzun en değerli kası, gece gündüz durmadan çalışan kalbimizdir.
KASLARIN ÇEŞİTLERİ
Bîr kısmı ince ipliklerden örülmüştür. Bunlara (çizgili kaslar) denir. Bunların örgüsü incecik iplik demetleri halinde uzanır. Çizgili hasların iki uçları sivri, ortaları şişkindir. Uçlarında (veter) denen beyaz, sağlam bağlar vardır. Bu bağlarla bulundukları yerlerde kemiklere sıkıca yapışmışlardır.
Bazı kaslar da düz, pürtüksüz, kaypak bir dokudan yapılmışlardır. Bunlara da (düz kaslar) derler. Birçok iç organlarının kasları bu cinstendir.
Kasların bir kısmı insanın kendi isteği ile kasılıp açılırlar. Meselâ kollarda, bacaklarda bulunan kasların hareketi insanın istemine bağlıdır.
Konuşurken, top oynarken, yahut gezinirken hareket edenler bu kaslardır. Yüz kasları gibi bazı kasları hesaba katmazsak istemli kasların bir eklemle birleşen iki kemik arasında bağ vazifesi gördüğünü söyli-yebiliriz. Kasıldıkları zaman bağlı oldukları kemiği oynatırlar.
Bir kısım kaslar ise insanın isteğine bağlı olmadan hareket ederler. Mide, barsak, kalb kasları bu çeşit olanlardandır. Eskiden çizgili kaslar, istemli, düz olanlar istemsiz olarak hareket ederler denilmiştir ama, kalb kası çizgili olduğu halde istemsiz, sidik torbasının kası düz olduğu halde istemli hareket ettiğinden bunlar istisna teşkil ederler. Bir insanın hangi organı daha çok hareket ederse o organdaki kaslar o ölçüde büyür ve kuvvetlenirler.
iyi hareket etmiyen kaslar iyi besleneme-yip zayıf ve cılız kalırlar. Felç gibi, kemik .kırılması gibi her hangi bir hastalık dolayısiyle, bir organın bir müddet hareketsiz kalması o bölgedeki kasların zayıflamasına ve cılız kalmasına sebep olur. Bu bakımdan tedaviye önem vermelidir.