Allah’a kulluk görevi, sosyal çevremizin yanı sıra, doğal çevremize karşı sorumlulukları da kapsamaktadır.
Ayetlere bakmak… Ayet delil, veri, işaret anlamlarına gelen bir kelimedir. Allah’ın âyetleri, hem gönderdiği kitaplarında hem de yarattığı kâinatta müşahede edilir. Müminler hem Allah’ın kitabında hem de kâinatta onun yaratma hikmetini ve kendilerinin var edilme sebeplerini okur, bunlar üzerine düşünür ve anlamaya çalışırlar. O’nun kudret ve kuvvetini her seferinde yeniden ve bir kez daha farkederler. Böylece imanları kalplerinde koksalar.
Derinlemesine bakmak… Örneğin Allah’ın gökyüzünden indirdiği yağmurla ölmüş toprağı diriltmesinde, ölümden sonra dirilmenin bir delilim görmemek mümkün müdür? Ana babanın evlâdına gösterdiği şefkat ve merhamette, Rabbimizin rahman ve rahim isimlerinin işaretlerini görmüyor muyuz? Kendimizi çevreleyen hayatın akışının tamamında, Allah’ın koyduğu kuralların şaşmaz bir şekilde işleyişine dair emlere şahit olmuyor muyuz? Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, denizlerde seyreden gemilerde, yeryüzünde çeşit çeşit canlının yayılmasında, rüzgârlarda ve bulutların seyahatinde elbette düşünenler için sayısız âyet vardır.
Ayetleri koruyup geliştirmek… Allah’a saygı, Onun âyetlerine karşı gerekli sorumlulukları yerine getirmeyi zorunlu kılar. Bu da âleme yayılmış her bir âyette Rabbimizin ne demek istediği üzerinde düşünmek, anlamına uygun tutum ve davranış geliştirmek demektir. Bu şekilde inanan kişi, doğal çevreye karşı duyarlıdır; bozulmaması ve yok olmaması için çaba harcar. Çevreye, onu oluşturan her bir unsura karşı sevgi duyar. Çünkü bakıp düşündüğünde her birinin kendi lisânı hâlince Allah’ı hatırlatan âyetler olduğunu bilir. Doğayı hizmetine sunulan bir emanet olarak görür ve koruyup kollamaya gayret eder.