Hat, Arapça bir isim olup, lügatta “çizgi, sınır çizgisi, yazı, güzel yazı” manalarına gelir.
Kelime, genellikle elle yazılıp çoğaltılmış kitaplar hakkında kullanılır. Bu sanatla uğraşan kişiye “Hattat” denir.
Müslüman Türkler hat sanatını geliştirmiş, kendilerine mahsus sistemler getirmişlerdir. Meşhur bir söze göre Kur”an-ı Kerim en güzel şekilde İstanbul”da Müslüman Türkler tarafından yazılmıştır.
Hattat olabilmek zordur. Uzun yıllar bu sanatla uğraşmak, beceri kazanmak gerekir. Meşhur hattatların başarı sırrı; konuyla ilgili talim görmelerine, iyi ve bol malzeme (kalem, mürekkep, kağıt, fırça, kalemtraş, makas) kullanmalarına, çok inceleme yapıp çok yazmalarına, kibirsiz ve azimli olmalarına bağlanmaktadır.
Türkler arasında dünya çapında şöhret kazanmış hattatlar yetişmiştir. Bunlardan bazıları Ahmet Karahisari, Şeyh Hamdullah, Mustafa Rakım, Kadıasker Mustafa İzzet Efendi, Şevki Efendi, Hasan Rıza Efendi, Hafız Osman, Hacı Arif Efendi, Hacı Kamil Akdik, Mustafa Halim, Necmeddin Okyay ve Hamid Aytaç”dır.
Bu büyük ustalar hat sanatını inkişaf ettirmiş ölmez eserler bırakmışlardır. Yazı sanatının anası Kûfî çeşididir. Diğer hat çeşitlerinin bundan doğduğu söylenmektedir. Sonra sırasıyla Sülüs, Nesih, Talik, Muhakkak, Reyhani ve İcaze gibi çeşitler meydana çıkmıştır.
Yurdumuzda Hafız Osman ve Hasan Rıza hattı ile Kur”an-ı Kerim”ler çok yaygındır.