İnanılması gereken husûslardan biri de haşirdir. Haşir, ölü bulunan tüm canlıların kıyâmetin ardından tekrar dirilmesi ve hesâb yerine, yani “Mevkif”e sevk edilip haşredilmesidir. Yine belirtmek gerekirse Haşir, tekrar dirilişten sonra Yüce Allah’ın insanları hesaba getirmek üzere bir araya toplamasıdır. İlk diriltilecek kişi Allah rasûlü (as) olacaktır.
Mahşer ise, kıyametin kopmasından sonra dirilecek olan insanların dünyadaki inanç, söz, fiil ve davranışlarından sorguya çekilmek üzere sevk edilecekleri yerdir. Yine belirtmek gerekirse, Mahşer; dirilen insanların kabirlerinden kalkıp toplanacakları yerdir. İnsanlar bu meydanda sual ve cevaba çekilecek, amel defterleri kendilerine verilecek, amelleri mizana vurulup tartıldıktan sonra Sırat denilen ince bir köprüden geçilecek, neticede ya Cennete veya Cehenneme girilecektir.
Haşre İnsanlar amellerine göre sevkedileceklerdir;
a) Takvâ ehli olanlar, binekler üzerinde ilerleyerek.
b) İbâdeti az olanlar, yaya ve yürüyerek.
c) Fâiz yiyenler, yüz üstü sürünerek.
d) Koğuculuk veya zinâ yapanlar, maymun kılığında.
e) Haksız yere haraç alanlar, domuz kılığında.
f) Zâlim yöneticiler, kör ve âmâ olarak.
g) İbâdetleriyle kibirlenenler, sağır ve dilsiz olarak.
h) Söyledikleriyle amel etmeyen kişiler, dillerini ısırıp lokmalarken ağızlarından irin akarak.
ı) Komşularına eziyet edenler, el ve ayakları kesik olarak,
k) İnsanları yöneticilerinin yanında ispiyonlayanlar, ateşten çarmığa gerilmiş olarak.
l) Zevk ve sefa sürerken, farz olan zekat ve sadakalarını vermeyenler, leşten daha kötü kokar olarak.
m) Kibrlenenler, katrana batırılmış elbiseler giyinmiş olarak.
Ayrıca bir kişi; dünya hayatından ayrılırken, üzerinde bulunduğu iş, durum, pozisyon vs. neyse, o hâl üzerine haşr olunacak ve mahşere o hâl üzere gelecektir. Örneğin, ilim okutan âlim ilim okutur vaziyette, sarhoş halde ölen de sarhoş olarak haşr olunacaktır.
İsrafil’in (as) sûr’a üçüncü kez üfurmesiyle, herkes bulunduğu kabrinden çıplak ve yalın ayak halde dirilecek ve sevk edileceği mahşer alanında çok uzun bir süre bekleyecektir.
Ancak bu mahşer yerinde beklerken, herkes kendi ameline göre bir durum içinde olacaktır. Şöyle ki;
a) Peygamberler, evliyâlar ve sâlih kullar için asla korku ve üzüntü olmayacaktır. Diğer insanlar ise;
b) Kimi susuzluğu tam giderilmemiş halde ve hafif sıkıntıda olacaktır.
c) Kimi hamamda oturur gibi hafif ter içinde olacaktır.
d) Mahşerdeki günahkârları basan ter, kiminin topuklarına varacak, kiminin dizlerine, kiminin beline ve kiminin de boğazına kadar vuracaktır.
Dehşet verici olan bu mahşer ortamı, âsî ve günahkârlara dayanılmaz hal alınca; Allah rasûlü (as) şefâat-i uzmâsını yapacak ve hesâbın başlamasını sağlayacaktır.
Haşr İle İlgili ayetler
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
– Ve şüphesiz senin Rabbin, O, onları haşredecektir. Gerçekten O, hüküm ve hikmet sahibidir, bilendir. (Hicr Suresi, 25)
– Allah, kimi hidayete erdirirse, işte o, hidayet bulmuştur, kimi saptırırsa onlar için O’nun dışında asla veliler bulamazsın. Kıyamet günü, Biz onları yüzükoyun körler, dilsizler ve sağırlar olarak haşrederiz. Onların barınma yerleri cehennemdir; ateşi sükun buldukça, çılgın alevini onlara arttırırız. (İsra Suresi, 97)
– Andolsun Rabbine, Biz onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız. (Meryem Suresi, 68)
– “Kim de Benim zikrimden yüz çevirirse, artık onun için sıkıntılı bir geçim vardır ve Biz onu kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.” (Taha Suresi, 124)
– “O da (şöyle) demiş olur: -Ben görmekte olan biriyken, beni niye kör olarak haşrettin Rabbim?” (Taha Suresi, 125)
– O gün, onların hepsini birarada toplayacak (haşredecek), sonra meleklere diyecek ki: “Size tapanlar bunlar mıydı?” (Sebe Suresi, 40)
– İnsanlar haşrolunduğu (biraraya getirildiği) zaman, (Allah’tan başka taptıkları) onlara düşman kesilirler ve (kendilerine) ibadet etmelerini de tanımazlar. (Ahkaf Suresi, 6)
– O gün yer, onlardan çatlayıp-ayrılır da (onlar,) hızla koşarlar. İşte bu, Bize göre oldukça-kolay olan bir haşir (sizi birarada toplama)dır. (Kaf Suresi, 44)