Ölen insana üzülmek, sessizce ağlamak gayet tabiî ve insanîdir. Dinimizce bir kimsenin vefat edenin ardından aşırı şekilde bağırıp, çağırması, ağıt yakması ve uzun süre yas tutması caiz değildir. Her musibet sabrı gerektirdiği gibi ölüm de sabrı gerektirir. Öyleyse kadın, vefat eden kocasının arkasından hem sabredecek, hem de vefasının bir ifadesi olarak dört ay on gün koku sürünmeyecek, süslenerek giyinmeyecektir. Esasen kadının da fıtraten, böyle bir süreye ve bu süre içerisinde sade bir hayat sürmeye ihtiyacı vardır. Dinimizin koyduğu hüküm de, bu fıtrî ihtiyacı gidermeye yöneliktir. Evet, fıtrat dini olan İslam, kadının fıtratını göz önünde bulundurarak, eskiden beri adet olan yas tutmayı tamamen yasaklamamış, fakat uzun olmasına da müsaade etmemiş ve yas müddetini kocasının vefatı için dört ay on gün, başkalarının ölümü için de en fazla üç gün olarak belirlemiştir. Buna göre yas tutma kocası ölen kadına gereklidir ancak bu kayıt, yakınları vefat eden insanların hiç hüzünlenmeden eski yaşantılarına devam edecekleri manasına anlaşılmamalıdır. Zira her ölüm insana ahireti hatırlattığı gibi cenaze evinin ve yakınlarının da bu ölümden kendine pay çıkarmaları gerekir. Vefat eden kimsenin yakınları kendi hayatlarında olduğu gibi ev içi hayatlarında da yas tuttuğu izlenimini verecek şekilde üzüntülerini dışa vurmalı, çevrelerinin yadırgayacağı şekilde memnun ve mutlu görünmekten sakınmalıdırlar. Buna göre ölenin evinde yemek yapılması, televizyon radyo dinlenmesi haram değildir fakat “cenaze evi üzüntülüdür, gamlıdır, yemek yapamayabilirler, onlara yardım etmek lazım” anlayışı, dinimizin yardımlaşma ruhunu aksettiren bir anlayıştır. Komşular cenaze evine yardım ederler. Yemeklerini yaparlar, ihtiyaçlarını giderirler. Bu da gayet insanidir ve olması gereken bir davranıştır.
Televizyon ve radyo dinlemek, yasak olmasa da ölen insana ve ölüme saygının gereği, o evin biraz sükûnetli, sessiz olması gerekir. Bu hem ölene hürmeti ifade eder, hem de bize ölümü hatırlatır. Nitekim bugün, dünyevileşen dünyamızda ölümü ve ahireti daha fazla hatırlamaya ihtiyacımız var. Ölen insanların hali de buna bir vesiledir. Öyleyse, bu hali ölümü hatırlama adına iyi değerlendirip televizyonla, radyoyla, gazeteyle meşgul olmamak ve o uhrevi atmosferi bozmamak gerekir.