Sebzeler ve meyveler insanın besin kaynakları arasında önemli bir yere sahiptirler. Peki T harfiyle başlayan sebze ve meyveler hangileridir? T harfiyle başlayan sebze ve meyve isimleri bu sayfada derledik. İşte T harfiyle başlayan meyve sebze isimleri ile o meyve sebze hakkında bilgi.
Baş harfi T olan sebze ve meyveler şunlardır;
– Taze Fasulye
– Taze soğan
– Tere
– Tahnal
– Turp
– Turp otu
– Tarçın
– Turunç
Baş harfi T olan sebze ve meyveler hakkında bilgi
Taze Fasulye, baklagiller familyasının Phaseolus cinsinden Orta Amerika menşeli, bir yılda yetişen otsu bir bitki türüdür.
Boğumlu gövdesinde tüylü ve yeşil renkli bileşik yaprakları bulunur. Yaprakların koltuğundan salkımlar hâlinde çıkan kelebeksi çiçekler beyaz, pembe ya da mor renklidir. Dik çalı biçiminde (yüksekliği 30–75 cm) ve sarılıcı özellikte (yüksekliği 1–2 m) başlıca iki formu vardır. Yassı, yuvarlak, düz ya da kıvrık olabilen meyvelerinin uzunluğu 5–15 cm arasında değişir ve genellikle yeşil renktedir.
Soğuğa duyarlı bir bitki olan fasulye hemen her tür toprakta yetişir. Fasulyenin bugün dünyanın pek çok yerinde yaygın olarak tarımı yapılmaktadır. Yaklaşık 80 çeşidi vardır. Bütün baklagiller içinde en çok tüketilen sebzelerden biridir. Tohumdan yetiştirilir.
Fasulye yeşil halde veya tohumları birleşik yapraklardan ayrılıp kurutulmuş olarak tüketilebilir. Yeşil halde iken Çalı fasulyesi, Ayşe kadın fasulyesi gibi isimlerle adlandırılan çeşitleri vardır. Kurutulmuş halde de dermason, horoz, barbunya, boncuk, şeker, göbekli, börülce (karnıkara), Dombay fasulyesi diye adlandırılan çeşitlere sahiptir.
Barbunya pembe-beyaz dış kabuğu ve beyaz ağırlıklı iç taneleri ile standart yeşil fasulyelerden ayrılır. Karnıkara, tohumun göbek kısmının siyah renkli olmasından dolayı bu adı alır. Dombay, ‘manda’ anlamına gelir ve bu tür fasulye -manda gibi- aşırı iri olduğundan bu ad verilmiştir. Bu tür Bombay fasulyesi, Bomba fasulyesi gibi adlarda da bilinmektedir. Bu bağlamda, ‘Bombay fasulyesi’ galat-ı meşhur olarak değerlendirilebilir. Soya fasulyesi ise yemeği yapılan bu fasulye çeşitlerinden farklı olarak sucuk, salam, sosis, hazır köfte gibi et ürünleri başta olmak üzere diğer gıda ürünlerine dolgu amacıyla katılarak maliyeti düşürmek için kullanılır.
Taze soğan veya yaşil soğan Allium cepa grubundan bir soğan çeşididir. Bir sebze olarak kullanılmakta olup çiğ ya da pişmiş olarak yenilir. Özellikle Uzak Doğu ülkelerinde yaygın olarak tüketilir.
Tere (Lepidium sativum), turpgiller (Brassicaceae) familyasından, yaprakları salata olarak yenen baharlı bir bitki türüdür, vücuttaki yağ yakımını hızlandırıyor. İnce yaprakları pişince acılaştığı için çiğ yemek gerekir. Ayrıca içinde birçok vitamin barındıran bir bitkidir.
Anadolu’da bolca yetişir. Anavatanı Asya’dır. Karaciğere faydalıdır. Sigaranın zararlarını azaltır. Yabani olanına ıspatan denir.
Tahnal Türkiye’de, çeşitli yörelerde ‘Taflan’, ‘Gürcü kirazı’, ‘Karamış’, ‘Kattak’, ‘Laz üzümü’, ‘Laz yemişi’ özcükleriyle de anılıyor yada biliniyor. Meyve, yaprak, çiçek ve çekirdekleri mide ülseri, sindirim sistemi hastalıkları, bronşit, egzama gibi rahatsızlıklara iyi geldiği belirtiliyor. Meyve, yaprak, çiçek ve çekirdekleri çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Bitkinin meyve ve çekirdekleri Türkiye’de halk arasında tıbbi bitki olarak da bilinmekte ve mide ülseri, sindirim sistemi hastalıkları, bronşit, egzama, hemoroid tedavisinde ve idrar söktürücü olarak değerlendiriliyor. Karayemişin bölgesel ağrılar üzerinde kullanıldığı da belirtilmekte.
Turp, turpgiller familyasından sebze olarak tüketilen bir bitki türü. Meyvesi etli ve genelde beyaz renktir. Kara turp, beyaz turp, kırmızı turp gibi çeşitleri vardır.
Kırmızı turp ağız kokutmasıyla ünlüdür. Turpun isim kökeni olan Raphanus sativus kelimesi ‘Kokan Soğan’ anlamına gelmektedir. Depo gövdeli bir bitkidir. Tüketilen kısmı, bitkinin gövdesidir ve toprak altındadır. Bitkinin meyve ve yaprakları toprak üstünde bulunur.
Turp yuvarlak ya da silindirik olabilir. Uzun köklü tipi pişirme için idealdir. Yuvarlak formu ise salatalarda çiğ olarak yenir. Turp diploid bir türdür ve 18 kromozoma sahiptir.
Turp en iyi tam güneş ve ışık altında, kumlu topraklarda ve 6.5-7’lik pH değerlerinde üretilir. Avrupa ve Japonya’da varyete zenginliğinden dolayı yıl boyunca bulunabilir. Yaz turpları hızla olgunlaşır. 3-7 günde çimlenme 3-4 haftada ise hasat gerçekleşir. 1-2 hafta aralıklarla ekim yapılırsa hasat dönemi uzatılabilir. Tohumların ekilme derinliği kök büyüklüğünü etkiler. ufak kökler için 1 cm büyük kökler içinse 4 cm’lik ekim derinliği önerilir.
Turp C vitamini, folik asit ve potasyum açısından zengindir. Ayrıca B2 ve B6 vitaminleriyle magnezyum, bakır ve kalsiyum için de iyi bir kaynaktır. 100 gram turpta çoğu karbonhidratlardan gelen 16 kalori vardır.
Turpotu en kolay bulunan ve sık tüketilen yabani otlardandır. Kalın, dişli kenarlı ve tüylü yaprakları olan bu otsu bitki doğada kendiliğinden yetişir. Görünümü hardal otuna benzer, ancak sarı çiçekleri olan hardal otundan farklı olarak beyaz çiçekler açar. Neredeyse tüm dünyaya yayılmış olan en önemli yabani otlardan birisidir. Ege mutfağında çok sevilen turp otunun genellikle haşlanarak zeytinyağlı, limonlu salatası ve yumurtalı-yumurtasız kavurması yapılır.
Tahıl tarlalarında, sebze ve meyve bahçelerinde, kırlarda, yol kenarlarında yabani olarak yetişir. Turpotu özellikle narenciye ağaçlarını çok sever.
Tadı rokaya benzer. Çiğ olarak yenirse, baharatlı, hafif acımsı bir tadı vardır. Bu yüzden haşlanarak kullanılır.
Tarçın, defnegiller familyasından anavatanı Güney ve Güneydoğu Asya olan, yaprak dökmeyen aromatik kokulu ağaç cinsi.
Esasen ağacın kurutulmuş kabukları kullanılır. Kabukların dış kısmında mantar tabakası bulunur ve grimsi renklidir. Tarçın baharatı, ağacının gövde ve dal kabuklarının dış kısmı sıyrıldıktan sonra kalan iç kabuğun kurutup öğütülmesiyle elde edilir. Ayrıca kabuklarının iç içe konularak rulo gibi kıvrılmasıyla da çubuk tarçın elde edilir. Kokusu kuvvetli, kesin ve uzun süreli, tadı tatlımsı ve yakıcıdır. Tanen ve uçucu yağ taşır. Baharat olarak kullanılır. Meyveleri de baharlı, lezzetli ve tarçın kokuludur, tarçın yerine kullanılır. Tatlılara, özellikle de sütlü tatlılara çeşni olarak katılır. Kahve, çikolata ve meyve soslarında, içeceklerde de yaygın olarak kullanılır.Mutfakta Kullanılışı Kuzu eti, tas kebabı, çeşitli soslar, sütlü ve pirinçli tatlılar, çikolatalı kekler, tartlar, punç, sıcak şarap, çay vb.
Turunç, sedef otugiller ailesi içinde bir alt grup olan turunçgillerden olan bütün Akdeniz’e kıyı ülkelerde, Güneydoğu Asya kıyılarında yetişen, kışın yaprağını dökmeyen ağaca ve bu ağacın portakala benzeyen, fakat suyu acımtırak olan meyvesine verilen addır.
Turunç 2,5–5 m boyunda, tacı oldukça çok çatallaşır, dikenli ve yapraklarını dökmeyen bir bitkidir. Yaprakları 12–17 cm uzunluğunda, 8–12 cm eninde, kenarları bütün, oval veya eliptik şekilde, derimsi tazesi sarımsı yeşil, olgunları koyu yeşil renklidir. Çiçeklerinin taç yaprakları 5 adet dil veya oval şekilde, beyaz renkli, ortada 15-30 adet beyaz döllenme tozluğu ve topuzcuğu sarımsıdır. Meyveleri 7–10 cm çapında altın sarısı renkte üzeri gözenekli, kabuğu 0,5–1 cm kalınlığında ve acımsı bir tadı vardır.Görünüş bakımından portakala benzemekle beraber meyvelerinin ekşi-acı tadı ile portakaldan farklıdır.
Soğuğa ancak kısmen dayanabilen bir tür olup, bitkinin kışın çok uzun süreli -4 derecenin altına düşen sıcaklıklarla karşılaşmaması gerekir.Bu duruma göre Turunç Türkiye’nin Akdeniz ve Ege bölgesinde Akdeniz ikliminin görüldüğü sahil kesiminde çok kolay yetişir,ama özellikle Aydın ve Nazilli çevresinde yetiştirilmektedir.
Turunç kabukları soyulduktan sonra kurutulur. İşleneceği zaman soğuk suyun içine konur ve bir gün üzeri kapatılarak bekletilir. Altın sarısı renkli dış kabuk (Latince Fluvedo) beyaz süngerimsi iç kabuktan (Albedo) ayrılarak kurutulur veya hemen işlenir. Çiçekleri Marttan Ekime kadar toplanarak kurutulur ve özel kaplarda muhafaza edilir.
Güçlü kökleri nedeniyle özellikle portakal ve mandalin gibi diğer turunçgil türleri Akdeniz ve ege bölgeleri gibi ılıman bölgelerde turunç bitkisinin üzerine aşılanmakla bu yönden Turunç sıcak bölgelerde Poncirus trifoliata (üç yaprak portakalı) türüne alternatif bir anaç bitki olarak kullanılır. Turuncun meyve kabukları çay, tentür ve natürel ilaç ve eterik yağ yapımında, çiçeklerinden eterik yağ elde etmek için ve ham meyvelerinden eterik yağ elde etmek için kullanılır.
Turunç kabuğundan elde edilen eterik yağa ‘Petitgrain’, çiçeklerinden elde edilen eterik yağa da ‘Neroli’ denir.Turunç değişik varyasyonlarının uçucu yağları çekilerek parfüm ve gıdalarda tatlandırıcı olarak da kullanılır. Ayrıca alternatif tıpta bitkisel ilaç yapımında da kullanılan bir bitkidir.
Meyvelerinin acı ve ekşimsi tadı nedeniyle Adana, Hatay başta olmak üzere doğu akdenizde etli pide ve salatalarda ayrıca limona alternatif olarak kullanılır. Meyve kabuklarından esans ve reçel yapımında yararlanılır. Bunun yanında limon gibi asidik yapısı nedeniyle temizlik maddelerinde ve güzel kokusu nedeniyle koku gidericilerde kullanılabilmektedir. Kimi zaman ekşiliğinden, acı tadından dolayı şeker veya bal ile birlikte meyveleri çiğ olarak tüketilebilmektedir. Turunç kabuklarından Antakya’da yapılan turunç reçeli de geleneksel reçellerimizden biri olarak Türk Mutfağında ayrı bir yere sahiptir.
Ekşi turunçtan yapılan şurup, mide yanmalarına karşı faydalıdır. Kalbi kuvvetlendirir ve ferahlatır, ıştahı açar ve susuzluğu giderir. Safra, ishal ve kusmayı keser. çarpıntıyı önler, üzüntü ve sıkıntıyı giderir. Ekşi turunç suyunun, sinirlere ve nefes darlığına iyi geldiği söylenir. Turuncun çekirdeği, kabuğu, yaprağı ve çiçeği hararet verir. çekirdeğinde; bazı hayvan sokmalarından oluşabilecek yan etkileri yok etmeye yönelik panzehir özelliği vardır. Turunç’un sarı kabuğundan ise turunç macunu yapılır. Bu macunun kulunç ağrısına iyi geldiği, cinsel gücü arttırdığı, iştahı açtığı, şişkinliği giderdiği iddia edilir.
Turunç’tan elde edilen synephrine iştah kesici bir maddedir. Synehrine kullanımı sonucu bazı ölüm vakalarının görülmesi üzerine turunç meyvesinin Fitoterapi alanında kullanımının yasaklanması için görüşler ağırlık kazanmaktadır.