Necaset; hakiki ve maddî pislik, kirlilik demektir. Bundan temizlenmeye necasetten taharet denir. Namazın sahih olması için, beden, elbise ve namaz kılınacak yerlerin temiz olması şarttır. Mesela; kan, domuz eti, sarhoş edici içkiler, insan idrarı, dışkı ve ağız dolusu kusmuğu gibi.
Necasetler hükmen ve hakiki olmak üzere ikiye ayrılır.
Hükmen necaset olan şey hadestir ve bazı ibadetlerin yapılmasına şer’an mani olmakta, hükmen pis kabul edilmektedir.
Necaset-i hakiki ise esasen veya arızî (sonradan olan) olarak temiz bulunmayan, nâpâk denilen herhangi bir şeydir. Buna necis, habes de denilmektedir.
Mesela sidik necis olduğu gibi sidikli elbise de necistir. Sidik esasen necistir, elbise ise aslen temiz olmakla birlikte sidik bulaşmasından sonra necis olmuştur yani arizi necistir.
Hakikî necasetler, namazın sahih olmasına mani olacak miktarları bakımından “necaset-i hafife” ve “necaset-i galîza” kısımlarına ayrılmaktadır.
Necaset-i hafife yani hafif pislik, necis olduğuna dair hakkında -başka zıt bir delil bulunmak üzere- şer’î bir delil mevcut olan şeydir. Bu gibi necasetler, bir delile göre murdar görülmekte ise de, diğer bir delile göre murdar sayılmamaktadır. Mesela eti yenen hayvanların sidikleri…
Necaset-i galîza yani ağır pislik ise, necisliği hakkında şer’î bir delil mevcut olup, aksine başka delil bulunmayan şeydir. Mesela lâşe.
Necaset-i galîza eğer katı ise, yaklaşık dört buçuk gram ağırlığından, sıvı ise, avuç içinden fazla bir alanı kaplayacak miktarı elbisede bulununca namaza engel olur.
Necaset-i hafifede ise, bunun bulaştığı bedenin veya elbisenin dörtte birinden az miktarı namaza mâni olmaz. (Mehmet Talu)
Necaset İle İlgili Hadisler
Mekke’nin fethedildiği sene Hz. Peygamber (sav)’i Mekke’de işittim, şöyle buyuruyordu: “Cenab-ı Allah içki, ölmüş hayvan, domuz ve putun alım-satımını yasakladı.” Bunun üzerine: “Ey Allah’ın Resulü “ölmüş hayvanların iç yağı hakkında ne buyurursunuz, zira onunla gemiler yağlanır, derilere sürülür, kandiller aydınlatılır” dendi. Cevaben: “O (nun satışı) haramdır” buyurdu ve ilave etti: “Allah Yahudilerin canını alsın. Allah onlara ölmüş hayvanların iç yağını haram kıldığı vakit bu yağı erittiler, sonra satıp parasını yediler.”
Ravi: Cabir
Kaynak: Buhari, Büyu 112, Meğazi 50; Müslim, Müsakat 71, (1581); Ebu Davud, Büyu 66, (3486); Tirmizi, Büyu 6
bnu Abbas (ra)’dan üzüm şırası hakkında sorunca ondan şu cevabı almıştır: “Adamın biri Resulullah (sav)’a bir şarap dağarcığı hediye etmişti, kendisine “Allah’ın bunu haram kıldığını bilmiyor musun?” dedi. Adam: “Hayır bilmiyorum” cevabını verdi ve yanında bulunan birisine birşeyler fısıldadı. Resulullah (sav) adama “Ona ne fısıldadın?” diye sorunca adam: “Onu satmasını emrettim” dedi. Resulullah (sav), “içilmesi haram olanın satılması da haramdır” buyurdu ve iki şarap dağarcığının ağızlarını açarak içlerini boşalttı.”
Ravi: Abdurrahman İbnu Va’le’nin
Kaynak: Müslim, Musakat 68, (1579); Muvatta, Eşribe 12, (2, 846); Nesai, Büyu 90, (7, 307-308)
Hz. Peygamber (sav)’ı Kabe’nin yanında otururken gördüm. Bir ara başını semaya kaldırarak güldü ve şunu söyledi: “Allah Yahudilere lanet etsin, Allah Yahudilere lanet etsin, Allah Yahudilere lanet etsin! Allah onlara (ölmüş hayvanların) iç yağını yasaklamıştı tutup bunu sattılar ve parasını yediler. Halbuki Allah bir millete bir şeyin yenmesini haram etti mi, onun parasını da haram etti demektir.”
Ravi: İbnu Abbas
Kaynak: Ebu Davud, Büyu 66 (3488)
Resulullah (sav) buyurdu ki: “Kim içki satarsa, hınzır kasaplığı da yapsın.”
Ravi: el-Muğire
Kaynak: Ebu Davud, Büyu 66, (3489)
Resulullah (sav)’dan “içkiye varis olan yetimler” hakkında sormuştur. Resulullah (sav): “Dök onu!” emretmiştir. Ebu Talha: “Sirke yapsam olmaz mı?” deyince de “Hayır!” diye cevap vermiştir. (Tirmizi’nin rivayetinde: “Şarabı dök, küplerini de kır” buyurmuştur)
Ravi: Ebu Talha
Kaynak: Ebu Davud, Eşribe 3 (3675); Tirmizi, Büyu 58, (1293)