ZEVİ’L-ERHÂM
Arapça zû, “sahip”, rahim veya rahm “nesep hısımlığı”, “nesep hısımlık bağı” demektir. Zevî’l-erhâm, zû’r-rahim’in çoğulu olup, genel olarak nesep hısımlarını ifade eder. Bu anlamda, ashabü’l-ferâiz, asabe veya diğer nesep hısımları kapsama girer. İslâm miras hukuku terimi olarak zevî’l-erhâm; ashâbü’l-ferâiz (bk. “Ashâbü’l-ferâiz” mad) ve asabe (bk. “Asabe” mad) den olmayan kan hısımlarını ifade eder. Miras bırakanın kızının çocukları, kız kardeşinin veya erkek kardeşinin kızları, fâsit dede ve nineleri, dayı ve teyzeleri gibi.
Miras bırakanın ashabü’l-ferâizden veya asabeden hısımları bulunmayınca zevi’l-erhâm’dan ona yakın olamayacağı veya hangi şartlarla mirasçı olacağı konusu müctehitler arasında ihtilaflıdır.
1- Ebû Hanîfe ve Ahmed b. Hanbel’e göre, sıraları gelirse zevi’l-erhâm mirasçı olur. Hz. Ömer, Alî, İbn Mes’ûd ve İbn Abbas (r.anhüm)’un görüşü budur. Delil, Kitap ve Sünnettir.
Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyurulur: “Nesep hısımları Allah’ın Kitabında birbirlerine daha yakındırlar” (el-Enfâl, 8/75). Bu âyet bütün nesep hısımlarını kapsamına alır. Diğer miras âyetleri (bk. en-Nisâ, 4/7, 12, 176) ve Hadisler farz sahiplerini ve asabeyi açıklamıştır. Bunların dışında kalanlar mirasa başkalarından daha fazla hak sahibidirler. Bu âyet, İslâm’ın ilk hicret yıllarında uygulanan “muâhât” (kardeşleştirme) yoluyla olan mirasçılığı neshetmiştir.
Başka bir âyette şöyle buyurulur: “Ana ve baba ile yakın hısımların bıraktıklarından erkeklere, ana ve baba ile yakın hısımların bıraktıklarından kadınlara, azından da çoğundan da farz kılınmış birer pay olarak hisseler vardır” (en-Nisâ, 4/7).
Bu âyette geçen “el-akrabün (hısımlar)” kelimesi mutlak bir ifade olup zevi’l-erhâmi da kapsar. Âyet, kılıç kuşanmayan kadın ve çocukları miras dışı bırakan cahiliyye devri örfünü yıkmak için inmiştir (Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’ân Dili, İstanbul 1960-62, II, 1294, 1295).
Hz. Peygamber (s.a.s)’in farz sahibi ve asabe dışındaki hısımlarla ilgili çeşitli hadisleri nakledilmiştir. O, şöyle buyurmuştur: “Bir toplumun kız kardeşinin oğlu onlardandır” (Tirmizî, Menâkıb, 65; Buharî, Ferâiz, 24; Nesâî, Zekât, 96; Dârimî, Siyer, 81).
“Kim bir mal bırakırsa, bu mirasçılarınındır. Ben mirasçı olmayanın mirasçısıyım, ona âkıle * ve mirasçı olurum. Dayı, mirasçısı olmayanın mirasçısıdır. Ona akile ve mirasçı olur” (Ebû Dâvud, Ferâiz, 8; Tirmizî, Ferâiz, 12; İbn Mâce, Diyât, 7, Ferâiz, 9; Dârimî, Ferâiz, 38; Ahmed b. Hanbel, I, 28, 36, IV, 131).
Ashab-ı Kiramdan Sâbit b. Dahdâh (r.a) vefat etmiş, geride yalnız kız kardeşinin oğlu Ebû Lübâbe b. Abdilmünzir kalmıştı. Rasûlüllah (s.a.s) bütün mirası ona verdi (el-Mevsilî, el-İhtiyâr, V, 105); ez-Zühaylî, el- Fikhu’l-İslm ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, VIII,382,383). Hayatta yalnız dayısı olan bir kimse ölmüştü. Ebu Ubeyde b. El-Cerrah, Hz. Ömer’e bunun miras durumunu sordu. Hz. Ömer, Nebî (s.a.s)’in şu hadisini yazarak onunla amel edilmesini istedi: “Dayı mirasçısı olmayanın mirasçısıdır” (Ebu Dâvud, Ferâiz, 8; eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, IV, 62).
2- Şâfiî ve İmam Mâlik’e göre zevi’l-erhâm mirasçı olamaz. Ashâbü’l-ferâizden veya asabeden mirasçı bulunmayınca tereke beytülmale intikal eder. Zeyd b. Sâbit, Saîd b. el-Müseyyeb ve Saîd b. Cübeyr’in görüşü budur. el-Evzâî, Ebû Sevr, Dâvud ve İbn Cerîr et-Taberî bu görüşü benimsemiştir.
Delilleri şudur: Miras âyetlerinde farz sahipleri ve asabenin payları zikredilmiş, zevi’l-erhâm için herhangi bir şey belirlenmemiştir. Eğer onlar için bir hak olsaydı bunun da zikredilmesi gerekirdi. Çünkü âyette; “Senin Rabbin (hiçbir şeyi) unutucu değildir” (Meryem, 19/64) buyurulur. Hz. Peygamber (s.a.s) de şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah, her hak sahibine hakkını vermiştir (Ebu Dâvud, Vesaya, 6, Büyü, 88). Hz. Peygamber’e hala ve teyzenin miras durumu sorulunca şöyle cevap vermiştir: “Cebrail (a.s) bana, bu ikisi için hiçbir şey olmadığını haber verdi. “
Ancak bu son hadisler mürsel olup, bunlar delil olarak alınamaz. Eğer bu hadisler sahih olursa, bunların zevi’l-erhâm’ın birbirine daha yakın olduğunu bildiren âyetin (el-Enfâl, 8/75) inmesinden önceye ait olduğu kabul edilir. Yahut “hala ve teyze için belirli bir pay yoktur” ya da “onlar asabe veya kendilerine red yapılabilen farı sahiplerini ile birlikte mirasçı olamaz” anlamına gelir. Çünkü farz sahiplerine red, zevi’l-erhâmın mirasçılığından öne alınmıştır. Fakat onlar kendisine red yapılamayan sağ kalan eşle birlikte mirasçı olurlar.
Diğer yandan Mâlikî mezhebinde ikinci asırdan, Şâfiî mezhebinde ise dördüncü asırdan itibaren zevi’l-erhâm’ın mirasçı olmaları yolunda fetva verilmiştir. Bu fetvanın dayanağı zulüm ve israf sebebiyle Müslümanların beytülmalden gerektiği gibi yararlanamamalarıdır (Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, 530 vd).
Zevi’l-erhâmın mirasçı olma usûlü Bunlara mirasın hangi ölçülere göre verileceği nass’la sabit olmadığından ictihad edilerek iki usûl benimsenmiştir.
1- Zevi’l-erhâmı, miras bırakana bağlayalı eshâbü’l-ferâiz veya asabenin miras hissesini esas alan usûl. Hanbelîler, sonraki Şâfiî ve Mâlikîler bu metodu benimsemiştir. Bu metotla, zevi’l-erhâmı miras bırakana bağlayan farz sahibi veya asabe hayatta olsa idi, ne kadar miras alacakları hesaplanır. Sonra bunlar vasıtasıyla mûrise bağlanan zevi’l-erham onların yerine konur ve alacakları hisseyi alırlar. Erkekler kızların iki katı miras alır. Ancak Hanbelîlere göre burada erkek ve kadın ikili birli değil, eşit olarak miras alır.
Bu usûlün istisnası, dayı ile teyze ve ana bir amca ile halalardır. Dayı ve teyze ana yerine ve ana bir amca ile halalar da baba yerine konur ve onlar gibi mirasçı olurlar.
“Tenzil” tarafları denilen bu hukukçuların dayandığı esas şudur: Zevi’l-erhâmın ne şekilde mirasçı olacakları nasslarda belirtilmediğine göre, nasıl mirasçı olacakları belli olan ve zevi’l-erhâmı mûrise bağlayan ashâbü’l-ferâiz veya asabe göı önüne alınarak onların yerine zevi’l-erhâm konulur ve miras buna göre bölüştürülür.
2- Hısımlık usûlü: Hanefilerin benimsediği bu metoda göre, zevi’l-erhâmı miras bırakana bağlayan mirasçıya değil doğrudan doğruya zevi’l-erhâmın miras bırakana yakınlığına bakılır. Çünkü bunlar temelde asabe hükmünde olup, ya kadın oldukları yahut da araya kadın girdiği için asabe olamamışlardır. Bu bakımdan asabe hangi usûl ve sırayla mirasçı oluyorsa bunlarda aynı şekilde mirasçı olmalıdır (el-Mevsılî, a.g.e., V, 105).
Zevi’l-erhâma miras taksimini hısımlık usûlüne göre açıklayacağız.
Zevi’l-erhâm Mirasçılar Dört Sınıftır
1- Miras bırakanın fürûu:
Bunlar, miras bırakanın kızlarının çocukları ile oğlunun kızlarının, oğlunun oğlunun. kızlarının çocuklarıdır. Bunlara, mûrisin asabe ve farz sahibi olmayan fürûu da diyebiliriz.
2- Miras bırakanın usulü:
Sahih olmayan dede ve nine ve gruba girer. Ananın babası, ananın babasının babası, ananın babasının anası gibi… Bunlar da miras bırakının asabe ve farz sahibi olmayan usûlü olup, fâsit dede ve fâsit nine adını alırlar.
3- Miras bırakanın ana-babasının fürûu:
Kız kardeşlerin çocukları ve torunları, ana-baba bir veya baba bir erkek kardeşlerin kızları ve torunları ile ana bir erkek kardeşlerin çocukları bu gruba girer. Öz veya baba bir erkek kardeşlerin oğulları asabe içinde yer alırlar.
4- Mûrisin dede ve ninesinin asabe ve’ farz sahibi olmayan fürûu:
Halalar, ana bir amcalar, mutlak dayı ve teyzelerle bunların çocukları, ana-baba bir veya baba bir amcaların ve bunların oğullarının oğullarının… kızları ve bunların çocukları, mûrisin ana ve babası ile büyük ana ve büyük babasının asabe olmayan amcaları ile hala, dayı ve teyzeleri ve bunların çocukları yine bu dördüncü sınıf zevi’l-erhâmdandır.
Zevi’l-erhâmın Mirasçı Olmasında Uyulacak Kurallar
1- Asabe veya farz sahibi mirasçı varsa zevi’l-erhâm mirasçı olamaz.
2- Asabe bulunmayıp, farz sahiplerinden yalnız karı veya kocanın olması halinde bunlardan kalan, eğer karı veya kocadan biri de yoksa terekenin tamanı zevi’l-erhâma aittir.
3- Zevi’l-erhâmdan yalnız bir tek mirasçı varsa hangi sınıftan olursa olsun bütün tereke buna kalır.
4- Yukarıdaki dört sınıf zevi’l-erhâmdan birinci sınıf varken 2. sınıf, 2. Sınıf varken 3. sınıf, 3. sınıf varken 4. sınıf hak alamaz. Bu sıraya göre tercih hakları vardır.
5- Sınıfları aynı olan birkaç zevi’l-erham bir arada bulunursa, miras bırakana en yakın olan tercih edilir. Meselâ; kızın kızı ile oğlun kızının kızı birlikte bulunmasa ‘kızın kızı tercih edilir. Çünkü bu, miras bırakana daha yakındır.
6- Zevi’l-erhâm aynı sınıftan olur ve mûrise yakınlık dereceleri de aynı bulunursa asabe veya farz sahibi bir mirasçının çocuk veya torunu tercih edilir.
7- Dördüncü sınıfta hısımlığın kuvveti de tereih sebebi olur. Meselâ; anababa bir daha, ana bir amcaya tercih edilir.
Zevi’l-erhâmın mirasçı oluşuna örnekler
1- Birinci Sınıfın Mirasçı Olması: Bunlar, miras bırakanın asabe ve farz sahibi olmayan fürûu olup, aşağıda gösterilen esaslara göre mirasçı olurlar.
a- Miras bırakana derece bakımından yakın olan tercih edilir.
Tüm Mirası Alır Düştü
Kızın kızı Oğlun kızının kızı
Burada kızın kızı, murise oğlun kızının kızından daha yakın olduğu için bütün mirası alır. Oğlun kızının kızı ise uzakta kaldığı için düştü.
b- Eğer dereceleri eşit olursa, mirasçı çocuğu olan, zevi’l-erhâm çocuğuna tercih edilir.
Örnek:
Burâda, oğlun kızı, farz sahibi olduğu için, onun kızı olan Fâtıma mirasçı çocuğudur, kızın kızının oğlu ise zevi’l-erhâm oğlu olduğundan mirasçı olamaz. Bütün mirası oğlun kızının kızı alır.
c- Eğer dereceleri eşit olur ve aralarında mirasçı çocuğu bulunmaz veya hepsi mirasçı çocuğu olursa üç özelliğe bakılır.
Eğer bunların asılları (ana veya babası) değişik değilse yani erkeklik ve dişilik bakımından farkları yoksa, mesele fer’ilerin cinsiyetlerine göre kurulur. Erkek için iki kız hissesi olarak miras paylaştırılır.
Örnek:
Burada mûristen önce ölen iki erkek torun da zevi’l-erhâm oğlu olup, asılların cinsiyetleri birdir. Bu yüzden terekeyi eşit olarak paylaşırlar.
Burada ikinci batındaki asılların cinsiyetleri bir ve üçü de zevi’l-erhâm çocuğudur. Ancak mirasçılardan birisi erkek olduğundan, mirası ikili birli paylaşırlar.
Eğer asılların cinsiyetleri ayrı ise, ayrılık olan ilk asılda ikili birli taksim yapılıp, bu asılların mirası fürua verilir.
rnek:
Burada (a) 1, (b) 2 hisse alır. Bu hisseler aynen kendi çocukları olup mirasçı olan (c) ve (d) ye geçer.
Bu örnekte, 2. batında iki oğul ve iki kız ölup, cinsiyetleri ayrı olduğu için, miras bu batında ikili birli taksim edilir. (a) ve (b) ikişer, (c) ve (d) ise birer hisse alır. Bu paylar (e) ve (f)ye ikişer, (g) ve (h)’a birer hisse olarak intikal eder.
Eğer cinsiyet ayrılığı birden çok batından olursa, miras ilk cinsiyet ayrılığı olan batında ikili birli taksim edilerek erkekler bir grup, kadınlar bir grup yapılır. Mirasçılarla bunlar arasındaki batınlarda cinsiyet ayrılığı yoksa bu paylar aynen mîrasçılara geçer. Aradaki batınlarda cinsiyet ayrılığı varsa, o, gruba ayrılan hisseler farklılık olan batında cinsiyetlerine göre fer’ilere paylaştırılıp, yine erkekler bir grup, kadınlar bir grup yapılır ve her gruba isabet eden pay fer’ilerine verilir.
Örnek:
Burada yalnız 4. batındaki torunların hayatta ve mirasçı olduklarını belirtmeğe gerek yoktur. Ancak miras taksimine ilk cinsiyet ayrılığı olan 1. batından başlanır. 3 oğul bir grup, 3 kız da bir grup oluşturur. 9 ortak payda üzerinden “oğullar grubu” 6, “kızlar grubu” ise 3 hisse alır. Oğullar grubunun hizasında 3. batında cinsiyet ayrılığı vardır. Bu gruba ait 6 hissenin 3’ü oğula, geri kalan 3 hissesi de iki kıza isabet eder. Kızlar grubuna ait 3 hisse ise, 2. batında cinsiyet ayrılığı bulunduğundan bu batında 1 oğul 2 kız arasında ikili birli paylaştırılır. Payların bölünebilir olması için ortak payda ve payları 2 ile büyütülür. 6’ya yükselen kıı grubunun payından 3. hisse 2. batındaki oğula, 3. hisse de 2. kıza verilir ve cinsiyet ayrılığı olan 3. batındaki kıza 3. oğula 2. ve kıza 1. hisse ve asıl mirasçı olan 4. batındaki kıza 3, ortadaki oğula 2. sağdaki oğula ise 1 hisse olarak intikal eder.
Oğullar grubu 3 batında oğlun 6 olan payı, 4 batındaki oğula, 2 kızın payı olan 6 hisse ise 4 batındaki iki kıza 3’er hisse olarak intikal eder.
2- İkinci Sınıfın Mirasçı Olması: Bunlar miras bırakanın fasit dede ve nineleri olup, aşağıdaki şekilde mirasçı olurlar:
a- Miras bırakanın asabe, ashabû’l-ferâiz veya birinci sınıf zevi’l-erhâmdan mirasçısı bulunmadığı zaman, yalnız bir tane fasit dede veya ninesi bulunsa bütün miras buna kalır.
Örnek:
b- Miras bırakanın birden çok fasit dede ve nineleri bulunursa, murise yakın olan tercih edilir.
rnek:
c- Miras bırakana yakınlık dereceleri eşit olursa mirasçıya nisbet edilen tercih edilir.
Örnek:
Bu örnekte (a) zevi’l-erhâmdan olup, (c) ona nisbet edilir. (b) ise ashabü’l-ferâizden olup, ona nisbet edilen (d), (c)’den daha kuvvetlidir. Bu yüzden bütün mirası (d) alır. Çünkü (a) ile (b) birlikte hayatta olsalardı (b) bütün mirası alacak (a), ise düşecekti.
d- Yakınlık bakımından dereceleri eşit olur ve aralarında bir vârise nisbet edilen olmaz veya hepsi birer varise nisbet edilirse ve nisbet edildikleri şahısların cinsiyetleri aynı olursa, kendi cinsiyetleri ayrı olunca ikili birli takım yapılır. Örnek:
Babanın annesinin babasının anne ve babası birlikte hayatta olsa 3. batındaki fasit dede zevi’l-erhâmdan olup, 4. batındaki dede ve nineye miras ikili birli intikal eder.
e- Eğer nisbet edilen batında cinsiyet ayrılığı varsa, miras ilk cinsiyet ayrılığı olan batında taksim yapılıp, paylar mirasçılara aynen intikal ettirilir.
Örnek:
Burada 3. batında cinsiyet ayrılığı bulunduğu için 2 hisse (b)’ye ve 1 hisse (a)’ya verilir. Bu hisseler aynen (d) ve (c)’ye intikal eder.
3- Üçüncü Sınıf Zevi’l-erhâmın Mirasçı Olması:
Bunların mirasçı olması, birinci sınıf gibidir. Mûrise en yakın olan mirasçı olur, uzakta kalan düşer. Eşitlik halinde asabe çocuğu zevi’l-erhâm çocuğuna tercih edilir. Bunlar; miras bırakanın ana ve babasının fürûu olup, mutlak kız kardeşlerin fürûu ile ana baba bir veya baba bir erkek kardeşlerin ve bunların oğullarının oğullarının… kızları ve bunların fürûu, ana bir erkek ve kız kardeşlerin oğul ve kızlarıyla onların fürûudur.
Bunların mirasçılığı şu esaslara göre olur:
Burada kız kardeşin oğlu, diğer kız kardeşin kız torununu düşürür ve bütün mirası alır.
b- Eğer miras bırakana yakınlık dereceleri eşit olursa asabe fer’i, zevi’l-erhâm fer’ini düşürür.
Örnek:
Burada asabe çocuğu olan (a) bütün mirası alır ve zevi’l-erhâm çocuğu olan (b)’yi düşürür.
c- Hepsi ana bir kardeş çocukları olursa derece yakınlığı tercih sebebidir. Dereceleri eşit ise ferilerdeki sayı dikkate alınıp, miras usûle taksim olunarak, usûlün hisseleri eşit olarak ferilere verilir. Çünkü ana bir kardeşlerde cinsiyet ayrılığı miras hisselerini etkilemez. Örnek;
Ana bir erkek kardeşin iki, ana bir kız kardeşin aynı batında üç tane torunu birlikte mirasçı olsa, torun sayısına göre 2 hisse erkek kardeşin, 3 hisse de kız kardeşin torunlarına intikal eder. Kısaca her bir torun birer pay alır. Ortak payda 5’tir.
d- Eğer hepsi ashâbü’l-ferâiz çocuğu veya asabe çocuğu yahut zevi’l-erhâm çocuğu yahut da bazısı ashâbü’l-ferâiz, bazısı asabe çocuğu olsalar, bütün bu durumlarda da usûlden cinsiyet ayrılığı, fürûdan sayı alınarak ferâizdeki (bk. “Ashabü’l-ferâiz”) hisselerine göre, miras usûle taksim edilir. Usûle isabet eden hisseler eşit veya ikili birli kendi fürûuna verilir. Yalnız ana bir kardeşlerde cinsiyet ayrılığı dikkate alınmadığından eşit işlem yapılır.
Örnek:
Burada, öz kız kardeş bir tane olduğu için 1/2 alır. Baba bir kız kardeş, bir tane öz kız kardeşle bulununca 2/3’ye tamamlamak için I/6 alır. Ana bir kız kardeş bir tane olduğu için 1/6 alır. Altı ortak payda (mahrec) üzerinden üç, bir ve bir olan paylar zevî’l-erhâmdan olan kendi kızlarına intikal eder. Paylar toplamı olan 5 asıl ortak payda yapılır.
Bu meselede kızların sayısı iki veya daha fazla olsa, bu sayılar asıllarına yansıtılarak ferâize göre yeni taksim yapılır. Elde edilen paylar kendi fer’îlerine intikal eder.
Bu yeni durumda öz kız kardeş, 2 tane çocuğu olduğu için iki itibar edilir. Bu yüzden 2/3 pay verilir. Baba bir kız kardeşe ise 2/3 öz kız kardeşe verildiği için kız hissesi kalmaz ve ademü’l-irs’e maruz kalır. Ana bir kız kardeşin 2 tane çocuğu olduğu için kız kardeş itibar edilerek 1/3 pay verilir. Sonuç, 6 ortak payda üzerinden öz kız kardeşin kızları 2’şer, ana bir kız kardeşin kızları 1’er pay alır.
4- Dördüncü Sınıf Zevi’l-erhâmın Mirasçı Olması:
Bu sınıf, miras bırakanın büyük baba ve büyük anasının fürûundan ibar ettir. Mutlak halalar, ana bir amcalar ve mutlak dayı, teyzeler ve bunların fürûu, yine ana-baba bir veya baba bir amcaların ve bunların oğullarının kızları ve bunların fürûudur.
Miras bırakanın ana ve babasının, yine büyük ana ve babasının asabe olmayan amca, hala, dayı ve teyzeleri ve bunların fürûu da bu sınıf zevî’l-erhâm’dandır.
Bunların mirasçı olması şu esaslara göre olur:
a- Ashâbü’l-ferâiz, asabe ve zevî’l-erhâmın ilk üç sınıfından hiç bir mirasçı bulunmaz, bu dördûncü sınıftan da yalnız bir kişi olursa bütün miras onun olur. Bunlar bir kaç tane olur ve hısımlık yönleri de bir olursa, mûrise yakınlığı kuvvetli olan tercih edilir.
Örnek:
Bu örnekte ana baba bir hala miras bırakana yakınlığı daha kuvvetli olduğu için bütün mirası aldı. Baba bir hala ile ana bir amca, hısımlık kuvvetleri daha zayıf olduğu için düştüler.
Bu örnekte, ana ve baba yönünden hısım olan dayı bütün mirası alır ve diğer dayı ve teyzeyi düşürür.
Burada, iki taraflı hısım olan öz teyze yalnız ana bir olan dayıyı düşürür ve bütün mirası alır.
b- Eğer, mirasçıların hepsi miras bırakana aynı yakınlıkta bulunur ve hepsi ana-baba bir veya baba bir yahut ana bir olup tamamı erkek veya kadın olursa miras aralarında eşit olarak, eğer bazısı erkek bazısı kadın ise ikili biri taksim yapılır.
Örnekler:
Burada da iki tane baba bir hala eşit miras alırlar.
Burada, her ikisi de ana bir amca ve haladır. Cinsiyetleri ayrı olduğu için amca 2, hala 1 hisse alır.
c. Eğer bunların akrabalık yönleri farklı olursa, yani bazısı baba, bazısı ana tarafından olursa, bu takdirde akrabalık kuvvetine itibar edilmez. Baba tarafına 2/3, ana tarafına ise üçte bir pay verilir. Sonra her gruba düşen pay, o grup arasında akrabalık yönleri bir olan esasa göre taksim yapılır.
Örnekler:
Burada, hala baba yönünden hısım olduğu için 2/3 hisse aldı. Teyze ise yalnız ana tarafından hısım olduğu için 1/3 hisse aldı.
Burada, ana baba bir hala, baba tarafından hısım olduğu için 2/3 hisse alır. Öz dayı ise, ana tarafından hısım olduğu için 1/3 hisse alır. Ana bir amca ve baba bir dayı hısımlık zayıflığı sebebiyle düştüler.
Burada amca ve hala baba tarafından hısımlık sebebiyle 2/3 alırlar ve bunu ikili birli paylaşırlar. Dayı ve teyze ise ana tarafından hısımlık sebebiyle 1/3 pay alırlar. Dokuz ortak payda üzerinden amca 4, hala 2, dayı 2 ve teyze 1 hisse alır.
d- Mutlak halaların, ana bir amcaların, dayı ve teyzelerin çocuk ve torunları, ana-baba bir amcaların ve bunların oğullarının kızları ve bunların çocukları birlikte bulunduklarında şu esaslara göre mirasçı olurlar.
Bunlar ister ana ister baba tarafından olsunlar önce derece yakınlığı tercih sebebidir.
Örnek;
Burada, halanın oğlu mûrise derece bakımından daha yakın olduğu için bütün mirası alır ve daha aşağı derecede bulunan amcanın kızının oğlunu düşürür.
Eğer dereceleri aynı ve ana veya bâba tarafından olmada eşit durumda iseler hısımlık kuvveti tercih sebebidir.
Örnek:
Bu mirasçıların hepsi miras bırakanın yalnız ana veya yalnız baba tarafından olur, derece ve hısımlık kuvvetleri de eşit bulunursa, asabe çocuğu olan tercih edilir.
Örnek:
Bu örnekte ana-baba bir amca asabeden olduğu için onun fer’î olan kız mirasçı olurken, zevi’l-erhâmdan olan ana baba bir halanın oğlu düşmüştür.
Yine bu mirasçılar, miras bırakanın yalnız ana veya yalnız baba tarafından olur, derece ve hısımlık kuvvetleri eşit ve hepsi asabe veya hepsi zevi’l-erhâm çocuğu bulunursa ve asıllar arasında cinsiyet farkı varsa miras ikili birli, cinsiyet farkı yoksa eşit olarak taksim edilir. Asıllara isabet eden hisse fürûa intikal eder.
Örnek: Mirasçı olarak yalnız amcanın iki kızı bulunsa mirası eşit olarak, bu amcanın bir oğlu ile kızı bulunsa ikili bir paylaşırlar (bk. es-Serahsî, el-Mebsût, 3. baskı, Beyrut 1398/1978, XXX, 2-27; Şerhu’s-Sirâciyye, 163-204; Zeylaî, Tebyînu’l-Hakâik, el, Emîriyye tab ı, VI, 241 vd..; el-Meydânî, el-Lübâb, IV, 200; İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, Mısır t.y., V, 559-563; İbn Kudâme, el-Muğnî, 3. baskı, Kahire,1970, VI, 229-252; ez-Zithaylî, el-Frkhu’l-İslâmî ve Edilletüh, Dimaşk 1405/1985, VIII, 381 vd.; Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, İstanbul 1983, 529 vd.).
Hamdi DÖNDÖREN