ZEMM
Kötüleme, kınama. Başkalarında bulunan veya bulunmayan kusurları, başkalarına hoş gelecek, onları güldürüp eğlendirecek şekilde dile getirme. Bir müslümanın, başkalarının kusurlarıyla değil de, bizzat kendi kusurlarıyla ilgilenmesi ve onları düzeltmeye çalışması gerektiren, nefsini unutarak, hatta unutturarak başkalarının kusurlarını dile getirmesi çok kötü bir huydur. Böyle davrananlar bir taraftan kendi kusurlarını görüp düzeltmekten geri kalırken, öbür taraftan başkalarını kırıp gücendirmek suretiyle onların hukukuna da tecavüz etmiş olurlar. Bu nedenle, kişi, kendi kusurlarını ve başkalarının sevaplarını görürse daha doğru davranmış olur. Başkalarını ayıplamak anlamına da gelen zemm, müslümanları birbirine düşüren, aralarını açan bir davranış olduğu için Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Ey İnananlar! Hiç bir topluluk diğerini alaya almasın, belki de onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da başka kadınları alaya almasın, belki onlar daha iyidirler. Kendi kendinizi de ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın, inandıktan sonra yoldan çıkmış olmak ne kötü bir addır. Tevbe etmeyenler, işte zalimler onlardır” (el-Hucurât, 49/11).
Arif KÖTEN