TIRAŞ
Saç, sakal ve bıyığın fazlasının kısaltılması, kasıkta ve koltuk altında bulunan kılların gidermesi. İslâm, temizlik üzerine kurulmuş bir dindir. Hatta iman ve ibadetin temel esaslarından birini temizlik teşkil eder. Hz. Peygamber (s.a.s) bir hadisinde, “Temizlik imanın yarısıdır” buyurmuştur (ed-Dârimî, Sünen, I, 167). İslâm dini Müslümanların maddî ve manevî alanda temizliğe dikkat etmeleri için onlara yol göstermiştir. İslâm, insanları hayatın her sahasında yükseltir, melekler derecesinde temiz bir hayata ulaştırır, ruhları en üstün duygularla aydınlatır. Vücud ve ruh sağlığında temizliğin büyük bir yeri vardır.
İslâm’da daima temizlik dış ve iç diye iki yönlü olarak açıklanır. Dış temizlik, bir kısım ibadetlerin şartı, başlangıcı ve anahtarı durumundadır. Buna ilişkin olarak Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Namazın anahtarı taharettir” (Ebû Dâvud, Sünen, Tahâre, 49; Dârimî, Sünen, I, 175). Bu açıklamalardan anlaşıldığına göre öngörülen temizlik yerine getirilmedikçe emredilen ibadet görevini yapmak ve Allah’ın manevi huzuruna girmek mümkün olamaz. İslâm bilginlerince temizlik, sağlığı koruyan sebeplerden biri ve rızkın artmasına neden olarak kabul edilmektedir (Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 41-42).
Bu esaslardan hareket ederek maddî ve bedenî temizliklerden birini oluşturan kasık tıraşının anlaşılması kolaylaşır. Sevkânî (ö. 1250/1834), Ebû Hureyre (r.a) yoluyla nakledilen; “Beş şey fıtrattandır: Kasık tıraşı, sünnet olmak, bıyık kesmek, koltuk altı kıllarını yolmak ve tırnakları kesmek” hadisiyle ilgili olmak üzere şu görüşlere yer vermektedir: “Bu anlatılanlar yapıldığında faili, Allah’ın insanları yarattığı fıtratla nitelenmiş olur. Yüce Allah, kullarını en olgun sıfatlarda ve en güzel şekillerde olmaları için bunlara teşvik etmiş ve bunları onlar için tercih etmiştir”. Beydâvî ise şöyle demektedir: “Fıtratla ilgili bu özellikler peygamberin seçtikleri ve dinlerin üzerinde ittifak ettikleri eski sünnetler olup, sanki bunlar dinlerin özünde mevcut olan yaratılışla ilgili bir emirdir.”
Konuyla ilgili bir başka hadiste hadisin râvisi olan Enes b. Mâlik (r.a) “Bize bıyıkları kesme, tırnakları kesme, koltuk altı kıllarını yolma ve kasık tıraşı yapma hususunda kırk günden daha fazla geciktirmeme müddet olarak tayin edildi” demiştir (es-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, 1, 123 vd.; Şâh Veliyyullah b. Abdirrahım ed-Dehlev, Huccetullahi’l-Bâliğa, I, 182 vd.; İbn Mâce, Sünen, Tahâre, 1, 107 vd.).
Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “On şey fıtrattandır: Bıyıkları kesmek, sakalı uzatmak, misvak kullanmak, burna su çekmek, tırnakları kesmek, parmak mağsallarını hilallemek, koltuk altındaki kılları yolmak, kasık tıraşı yapmak, abdest bozduktan sonra su vb. ile temizlik yapmak ve abdest alırken suyu ağızda çalkalamaktır” (Ebû Dâvud, Sünen, Tahâre, 1, 44-45; Buhârî, Libas, VII, 56).
Hattâbî, (ö. 388/998) bu hadiste işaret edilen hususlar hakkında şu açıklamayı yapmıştır: Hadiste geçen “fıtrat” kelimesini İslâm bilginleri sünnetle tefsir etmişlerdir. Bunun yorumu, şüphesiz bu hasletler kendilerine Kur’an’da: “İşte bu Peygamberler Allah’ın hidayete eriştirdiği kimselerdir. Sen de onların gittiği yoldan yürü” (el-En’âm, 6/90) diye işaret edilen Peygamberlerin sünnetlerindendir. Bunlarla ilk emredilen Hz. İbrâhîm (a.s) olmuştur. Yine bu konuya şu ayette temas edildiğini görüyoruz: “Şunu da hatırlayın ki, bir zaman Rabbi İbrahim’i bir takım kelimelerle (emirlerle) imtihan edip de, bunları tamamen yerine getirince: “Ben seni bütün insanlara imam yapacağım” buyurdu” (el-Bakara, 2/124).
Abdullah b. Abbas (r.a) demiştir ki: Allah on hasletle Hz. İbrahim’e emretti ve onları saydı. Bunları işlediği zaman, Allah şöyle buyurdu: “Ben seni, sana uymaları ve senin sünnetinle amel etmeleri için bütün insanlara imam yapacağım.” Özellikle bu ümmet (Müslümanlar) Hz. İbrahim’e tâbi olmakla emrolunmuştur. Bu husus Kur’an’da şöyle ifade edilmektedir: “Sonra da sana, muvahhid (Allah’ın birliğine inanan) bir Müslüman olarak İbrahim’in dinine uymanı vahyettik” (en-Nahl, 16/123). Buna dair İslâm bilginleri şöyle demiştir: Bu sayılan on haslet Hz. İbrahim’e farz idi, bize ise sünnettir (Ebû Davud, Sünen (dipnot), Tahâre, 1, 44-45).
Ahmet ŞEN