TAVAF
Bir şeyin etrafını dolaşmak, ziyaret etmek, Kâbe-i Muazzama’nın çevresinde yedi kez dolaşmak. Tavafa edene “Taif”, tavafa mahsus mahalle de Metaf” denir.
Hacer-i Esved’in bulunduğu köşesinden Kâbe sola alınarak ve kapısına doğru sağa gidilmek sûretiyle Kâbe’nin etrafında dönülür. Böylece her devir Hacer-i Esved’in bulunduğu köşeden baslar ve yine orada son bulur. Bu devirden her birine bir (şavt*) denir. Tavafın tamamlanabilmesi için yedi şavt yapılmalıdır.
Tavaf, hac ve umre yapanlar için önemli bir ibadettir. Allah Teâlâ’ya heyecan ile muhabbet ve ta’zimin bir nişânesidir. Mekke’nin dışından gelenler için tavaf nafile namaz kılmaktan, daha faziletlidir.
Gerek tavafa başlarken ve gerek tavaf esnasında Hacer-i Esved’in önüne geldikçe ona istikbal (karşılayış) edilir, namazda durur gibi tekbir ve tehlil ile eller Hacer-i Esved’e el sürülüp öpülür. Şayet bu mümkün olmazsa karşıdan el sürme işareti yapılır. Buna “İstilâm” (selamlamak) denir. Bu hareket, kulun Allah’a yapacağı ve taat hususunda O’nunla ahidleşmesi manasına gelir. İstilâm hakkındaki rivâyetler şöyledir:
Abdullah b. Sercis (r.a) şöyle demiştir: “Ben Usayl’ı (yani başının saçı dökülmüş olan) Ömer İbn Hattab (r.a)’ı Hacer-i Esved’i öperken ve şöyle söylerken gördüm: “(Ey Hacer-i Esved!) Ben senin bir taş olduğunu, kimseye ne zarar, ne de yarar sağlamayacağım çok iyi bildiğim halde seni öpüyorum. Eğer Resulullah (s.a.s)’in seni öptüğünü görmeseydim öpmezdim” (İbn Mâce, Sünen, Menasik, 2943).
Abdullah İbn Abbas’dan gelen bir rivâyet ise şöyledir:
“Resulullah (s.a.s) buyurdular: “Andolsun ki şu Hacer-i Esved kıyamet günü gören gözleri ve konuşan dili olduğu halde (mahşere) gelecek ve onu hakkıyla istilâm eden (yani Allah’a itaat ve Resulune tabi olmak üzere ziyaret eden mümin) kimseler lehine şahitlik edecektir” (İbn Mâce, Sünen, Menasik, 2944).
Salim’in babası Abdullah İbn Ömer’den gelen bir başka rivâyet de şöyledir:
“Resulullah (s.a.s) Kâbe’nin köşelerinden yalnız siyah köseyi (Hacer-i Esved’in bulunduğu köşeyi) ve Cumahlerin evlerinin tarafından o köşeyi takip eden köseyi (Rükn-i Yemanî’yi) istilâm ederdi” (İbn Mâce, Sünen, Menasik, 2946).
Tavaf esnasında tekbir, tehlil, salât ve selam getirilir (Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 369).
İstilâm bittiği zaman, Hacer-i Esved sola alınarak Kâbe’nin kapısına doğru sağa gidilmek suretiyle Kâbe’nin etrafında dolanılarak tavaf yapılır.
Bu aşamada Kâbe’nin istilâm edilmesi caiz olan köşelerinden bahsetmek gerekir. Bunlar Kâbe’nin güney tarafındaki dik kenarın bir kösesi olan “Rükn-i Hacer”, diger köşesi de “Rükn-i Yeman”dir. Rükn-i Hacer’de “Hecer-i Esved” (veya diğer adıyla Hacer-i Es’ad) denilen ve mübarek sayılan bir taş vardır.
İlk tavafta Rükn-i Hacer’den başlamak efdaldir. Başlangıçtan sonra (yani ilk tavafta Hacer-i Esved’den başladıktan sonra) hem Rükn-i Hacer’e, hem de Rükn-i Yeman’ye istilam edilmesinde sakınca yoktur.
Tavaf’ın yapılışında söz edilmesi gereken bir husus da “hızlı yürümek” anlamına gelen “remel”dir.
Kâbe tavaf edilirken ilk üç tur (şavt) remel halinde (hızlı yürüyerek), dördüncü ve sonraki turlar normal yürüyerek yapılmalıdır. Zira Resulullah (s.a.s) (Mekke’ye geldiğinde) Kâbe’yi ilk tavaf ettiği zaman, Hacer-i Esved’den (tekrar) Hacer-i Esved’e (varıncaya) kadar (ilk) üç turda hızlıca ve (diğer) dört turda normal yürürdü (İbn Mâce, Sünen, Menasik, Had. No. 1950; Ayrıca Bkz. Malik, 364: Müslim, 1263; Buharî, 25/63; Müslim, 1261)
Hac için tavaf yapılırken sağ omuz ve kol açık tutulmalıdır. Buna “Iztıba”* denir.
Izaba, omuzlara atılan ve ihram ismi verilen örtünün ortasını sağ koltuğun altından geçirip uçlarını sol omuzun üstüne atmak ve böylece sağ pazuyu açık tutmaktır.
Tavaf ‘ın kısımları
1- Farz olan tavaf: Yapılmadığı zaman yapmayanın haccının hükümsüz olduğu “tavaf-ı rükün”dür. Buna “tavaf-ı ifada” ve “Tavaf-ı ziyaret” adları da verilir.
2- Vacib olan tavaf: Bu tavaf Mekke’den ayrılırken yapılan veda tavafıdır.
3- Sünnet olan tavaf: Kudüm tavafı gibi.
Tavaf’ın şartları
1- Tavafın Mescid-i Haram dahilinde yapılmasıdır.
Bu durumda tavafı Kâbe hareminin dışında yapmak caiz değildir. Mescid dahilinde, isterse Zemzem kuyusunun arkasında olsun, yapmakla tavaf yerine gelmiş olur.
2- Yapılacak tavaf, “tavaf-ı ziyaret” ise, bayramın birinci günü fecir doğduktan sonra başlanmasıdır.
O halde belirtilen gün fecir doğmadan önce tavaf-ı ziyareti yapmak sahih olmaz. Yapılacak tavaf “tavaf-ı kudüm” ise Mekke’ye girildiği zaman yapılır. Bunun müddeti, Arafat’ta vakfeye gidilinceye kadar devam eder. Vakfe yapıldıktan sonra müddet bitmiş olur.
3- Tavaf’a Hacer-i Esved’den başlamalıdır.
4- Kâbe’nin etrafında yedi defa dönmelidir. Yediden aşağı olursa sahih olmaz. (Çünkü yedi dönüs (iki rekat namaz misali) başlıbaşına bir ibadet sayılıyor ki, tavaf zaten yedi kez Kâbe’nin etrafında dolaşınca sahih olmaktadır.)
Tavaf’ın vacibleri ve hükümleri
Tavaf’a Hacer-i Esved’ten başlamak gerekir.
Hacer-i Esved’den başlamadan tavaf yapan kimsenin iade etmesi gerekir. Mekke’de bulunduğu müddetçe iade mümkündür. İade etmeden Mekke’den ayrılan kimsenin bir kurban kesmesi gerekir.
Tavafta Kâbe’yi sol tarafa almak suretiyle şartlar tamamlanır. Bunun aksini yapan kimseye o tavafı iade etmek gerekir. İade yapmayanın bir kurban kesmesi lâzımdır. Buna “kan akıtmak” da denir.
Namazda örtülmesi gerekli olan avret yerleri örtülmelidir. Bu vacibi terkeden kimsenin tavafı iade etmesi, onu da yapmazsa ceza olarak bir kurban kesmesi gereklidir.
Tavaf yürüyerek yapılır. Güç yetirilebildiği halde, yürüyerek yapılmayan, bir hayvan veya bir vasıtaya binerek yapılan tavafın iadesi gerekir. İade edilmediği takdirde bir kan akıtmak vacip olur.
Tavafı Hatim’in dışından yapmak gereklidir. Altın oluğun alt kısmına gelen ve bir ihata duvarını andıran Hatim’le Kâbe duvarının arasında-geçilecek kadar bir açıklık vardır. Tavaf yapılırken bu açıklıktan değil, Hatim’in dışından yapmak vaciptir. Zira burası Hicr-i İsmail’dir ve Kâbe’nin içine dahil kabul edilir.
Tavaf yedi şavt olarak yapılır. Bunun dört şavtı farz, üç şavtı vaciptir. Vacip olan şavtlardan birini terkedenin sadaka vermesi gerekir.
Her tavaftan sonra iki rekat namaz kılmak sünnettir.
Tavaf’ın sünnetleri
Tavaf’a başlarken sırtındaki ihramı sol omuzunun üzerine gelmek üzere sağ koltuğundan geçirerek kuşanmak.
lk üç şavtta tavafı kısa fakat sür’atli adımlarla yapmak, omuzları hareket ettirmek.
Her şavtın sonunda Hacer-i Esved’i istilâm etmek.
Tavaf esnasında beden ve elbiseyi her türlü kir ve necasetten arındırmak.
Tavaf’ın fazileti:
Abdullah ibn Ömer’den, “Ben Resulullah (s.a.s)’den şöyle buyururken işittim: “Kim Kâbe’yi tavaf eder ve (tavaftan sonra) iki rekat namaz kılarsa bir rakabe (köle veya cariye)yi azat etmiş gibi sevabı olur” (İbn Mâce, Sünen, Kitabü’l Menasik, Had. No: 2956). Humeyd b. Ebi Seviyye’den: “Atâ b. Ebi Rabâh Kâbe’yi tavaf ederken İbn Hişâm’ın kendisine şöyle sorduğuna ve kendisinin şöyle cevap verdiğine şahit oldum: İbn Hişâm: “Rükn-i Yemân’nin fazileti hakkında bilgi verir misin?” diye sordu. Atâ b. Ebî Rabâh: “Ebû Hureyre, Peygamber (s.a.s)’in şöyle buyurduğunu bana rivâyet etti: “Rükn-i Yemânî yanında yetmiş melek görevlendirilmiştir. Kim orada Allah’ım; ben senden af, dünya ve âhirette afiyet (selamet) dilerim. Ey Rabbimiz, bize dünyada iyiyi, ahirette de iyiyi ver ve bizi ateşin azabından koru ” diye dua ederse o melekler “âmin derler.”
“Atâ b. Ebi Rabah, Hacer-i Esved’in bulunduğu köşeye ulaşınca İbn Hişam ona:
“Ya Ebâ Muhammed; şu Hacer-i Esved’in fazileti hakkında sana ne bilgi ulaşmış?” diye sordu. Bunun üzerine Atâ:
“Ebû Hureyre, Resulullah (s.a.s)’dan (Hacer-i Esved’in fazileti hakkında) şöyle buyurduğunu işittiğini bana rivâyet etti” dedi:
“Kim Hacer-i Esved’e yönelirse şüphesiz o kimse Rahman olan Allah’a yönelmiş (yani O’na bey’at ve ahit) etmiş olur.”
İbn Hişam, Atâ b. Ebi Rabah’a: “Ya Ebâ Muhâmmed! Tavaf’ın fazileti hakkında işittiğin nedir?” dedi. Atâ söyle dedi: “Ebû Hureyre, Resulullah (s.a.s)’dan (tavaf hakkında) şöyle buyurduğunu işittiğini bana rivâyet etti. “Kim Kâbe’yi yedi defa (dönerek) tavaf eder ve (tavaf esnasında) “Allah’ın her nevi noksanlıklardan pâk ve nezih olduğuna inanırım. Hamd Allah’a mahsustur. Allah’tan başka ilah yoktur ve Allah (her şeyden) büyüktür. Günahlardan dönüş ve ibadete güç ancak Allah’ın yardımıyladır” sözünden başka bir şey (yani dünya ile ilgili her hangi bir laf) konuşmazsa, onun on günahı silinir, onun için on hasene (sevabı) yazılır ve bu ibadet sayesinde onun mertebesi on derece yükselir. Kim de tavaf eder ve tavaf esnasında (dünya ile ilgili herhangi bir laf) konuşursa, (yalnız) ayakları suya batan kimse gibi onun (yalnız) ayakları rahmete batar, (yani vücudunun kalan kısmı rahmete batmaz)” (İbn Mâce, Sünen, Kitabü’l-Menâsik, Hadis numarası: 2957).
Bütün bunlardan anlaşılan, tavafın eksiksiz ve öngörüldüğü şekliyle yapılanın tercihidir. Allah Resulu böyle yapmış ve müminlere de böyle tavsiye etmiştir.
Tavaf’ın çeşitleri
1- Tavaf-ı Kudüm
Mekke dışından (taşradan) Mekke-i Mükerreme’ye varıldığı zaman yapılan tavaf türüdür. Bu tavaf, afâki için, yani mikat haricindeki beldelerden Mekke-i Mükerreme’ye gelen zatlar için sünnettir.
Tavaf-ı Kudüm’e: Tavaf-ı Tahiyye, Tavaf-ı Likaa, Tavaf-ı Evvel, Ahd Bilbeyt, Tavaf-ı İhdasil ahd Bilbeyt, Tavafü’l-Vârid ve’l-Vürûd da denir (İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar Ale’d-Dürrü’l-Muhtar, ter. A. Davudoğlu IV, 504; Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, 369).
Tavaf-ı Kudüm yukarıdaki ifadelerden de anlaşılacağı şekliyle Mekke’de yaşayanlara sünnet değildir.
2- Tavaf-ı Ziyaret:
Bu tavaf, Arafat’tan inildikten sonra yapılır. Haccın iki rüknünden biri bu tavaftır ve şavtı farzdır.
Tavaf-ı Ziyaret, Tavaf-ı İfaza, Tavaf-ı yevmi nahr ve Tavaf-ı Mefrûd adlarıyla da anılır.
Bu tavafın sahih olmasının bir takım şartları vardır. Şöyle ki:
Önceden ihram, vakfe, niyet bu tavafın ekserisini (çoğunluğunu) yapmak, bayram günüyle ondan sonraki günlerde olması, mekan olarak mescidin içinde olunması ve tavafın bizzat yapılmasıdır.
Bu tavafın vacipleri de şöyledir:
Gücü yetenin yürümesi, her şeye sağdan başlanılması yedi şavtın tamamlanılması, abdestli olunması, avret yerinin örtülmesi ve tavafın kurban bayramı günlerinde yapılması.
Bu tavafta şeytan taşlamak ve traş olmak arasında tertibe riâyet sünnettir (Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali, 369; İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar Ale’d Dürrü’l-Muhtar, terc. A. Davudoglu, V, 6).
3- Tavaf-ı Sader:
Hac esnasında, cemrelerin taslanması bittikten sonra, Mina’dan Mekke’ye inildiği vakit yapılan tavaftır.
Bu tavafın müstehab şekli, sefere çıkılmak istendiği zaman yapılmasıdır.
Sader’in kelime anlamı da avdet etmek, dönmek, misafirin gittiği yerden dönmesi ve su içenin su kaynağından dönmesidir. Tavaf-ı Sader’e, Tavaf-ı Veda ve Ahir-i Ahd da denir.
Bu tavaf afâki olanlar hakkında vaciptir. Haccın menasih bununla son bulur. Hacılar bu tavaftan sonra ihramdan çıkar ve afakiler Kâbe’ye veda edip vatanlarına dönmeye hazırlanırlar.
Bu tavaf hakkında belirtilmesi gereken bir husus da şudur: Tavaf-ı Sader Mekkelilerle onlar hükmünde onlara vacip değil menduptur. (İbn Abidin, Reddü’l-Muhtar Ale’d-Dürrü’l-Muhtar, tercüme ve şerhi: A. Davudoğlu V, 18; Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihali, 369).
4- Tavaf-ı Tatavvu’:
Mekke-i Mükerrem’de bulunan kişilerin zaman zaman yaptıkları tavaftır. Bu tavaf nafile bir tavaftır.
Mekke dışından gelenler için nafile tavaf, nafile namazdan efdal kabul edilir. Hac mevsiminin dışında Mekkeliler için de böyledir. Hac mevsiminde Mekkeliler için nafile namaz nafile tavaftan daha iyidir. (Ö. Nasuhi Bilmen, a.g.e, 369).
5- Tavaf-ı Umre:
Umre esnasında yapılan ve dört şavtı umrenin rüknünden ibaret olan tavaftır.
Umrede Kudüm ve Sader tavafları yoktur.
Umreye ihram ile başlanır. Halk veya taksir (saç tıraşı olma) ile nihayet verilir (Ö. Nasuhi Bilmen, a.g.e., 369).
Abdülmelik ERDOĞAN