TABAKAT
Tabakalar, hal tercümesi kitabı.
Arapça bir kelime olan tabakat, tabaka kelimesinin çoğuludur. Kelime olarak tabaka, sıra halinde üst üste konulmuş şeylerden her biri, kat, derece, zümre, sınıf, nesil, kuşak, tek yapraktan ibâret kağıt, cepte taşınan, tütün ve sigara konulan kutu manaları için kullanılır.
Hal tercümesi kitabı olarak yazılan tabakat, aynı çağda yaşamış, aynı bilim dalıyla uğraşmış, aynı mezhep ve tarikatın üyesi olan kişilerin hayatları işlenmektedir. Bu çeşit tabakat kitapları, genellikle on veya yirmi yıllık bir süreyi kapsamaktadır. Hadisçilerin hayatını anlatan kitaplara, “tabakatü’l-muhaddisin”, fakihlerin hayatını anlatan kitaplara da, “tabakatu’l-fukaha”, şairlerin hayatını anlatan kitaplara ise, “tabakatu’s-şuara” ve mutasavvıfların hayatını anlatan kitaplara ” tabakatu’s-sufıyye”, kırâat alimlerinin hayatını anlatan kitaplara da, “tabakatu’l-kurra” denilir.
Bu çeşit tabakat kitaplarının ilki, sahabe ve tâbinle ilgilidir. Günümüze kadar ulaşan en eski tabakat kitabı, İbn Sa’d’ın et-Tabakatü’l-Kübra ya da Kitabü’t-Tabakati’l-Kebir adlı eseridir. Tabakat der demez, bu eser akla gelmektedir. Çünkü bu kitap, tabakat ilminde yazılan kitapların en değerli ve önemlilerindendir (Abdulvahhap Abdullatif, el-Muhtasar fi İlmi Ricali’l-Eser, Kahire 1952, s. 18 vd.). (İbn Sa’d’ın bu eseri hakkında geniş bilgi için bakınız: Subhi Salih, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları, Ankara 1973, terc. Yaşar Kandemir, s. 291 vd.).
Tabakat ilmi, edebiyattan tasavvufa, matematikten tarihe, mimarlıktan taş işçiliğine kadar değişik meslek sahiplerinin, bilginlerinin ve sanatçıların hayatını anlatır. Tabakat kitapları, ilk önce araplar tarafından yazılmağa başlandı (Meydan Larousse, Tabakat Md.)
Tabakat konusu, daha çok hadis ilminde incelenmiştir. Hadis ilmine göre, bir tabakada toplanan kişiler, bir evvelki tabakada toplanmış olan kişilerden bilgi edinmişler ve öğrendiklerini kendilerinden sonra gelen tabakalardaki insanlara nakletmişlerdir.
İslâm dünyasında hadis çalışmaları başlayınca, ilk dönemlerde muhaddislerin tabakatı yerine ravilerin tabakatı yazılmış, ancak daha sonra muhaddislerin tabakatı ortaya çıkmıştır. Hadisle ilgili bazı tabakat kitaplarında da, yazar, başlangıçtan kendi zamanına kadar olan ravileri sıralamıştır.
Bir de tabakat kitaplarında söz konusu olan kişilerin önce künyesi (lâkabı), nesebi (soyu) ve nisbeti yani nisbet edilen memleketi yazılır (Katip Çelebi, Keşfü’z-Zunun, İstanbul 1943, II, 106 vd.).
Kur’an’da iki yerde “tibâk” ve iki yerde de “tabaka” kelimesi geçmektedir. Tibâk kelimesinin bulunduğu bir âyetin meâli şöyledir:
“O, (öyle Yüce Allah ki,) yedi göğü birbiri üzerinde tabaka tabaka yarattı.” (el-Mülk, 67/3).
Bu âyette geçen tibâk kelimesi, türkçeye tabaka tabaka diye tercüme edilir. Gök tabakaları ile ilgilidir. Alimler bu hususta çeşitli yorumlarda bulunmuşlardır (Geniş bilgi için bk. Elmalılı Hamdi Yazir, Hak Dini Kur’an Dili, tstanbul 1971, VII” s. 180 vd.)
Kur’an’ın başka bir yerinde de, (Nuh, 71/15), tibâk kelimesi geçmiş ve orada da tabaka tabaka manasında kullanılmıştır.
Tabaka kelimelerinin ikisi de bir ayette bulunmaktadır ve bu ayetin meâli şöyledir:
“Siz mutlaka tabakadan tabakaya bineceksiniz.” (el-İnşikâk, 84/19).
Bu ayetteki tabakadan tabakaya ifâdesinde de, gök yüzünün tabakaları kasd edilmektedir (el-İsfahânî, el-Müfredât, İstanbul 1986, s. 449 vd.).
Hz. Muhammed (s.a.v.) de, ümmetinin beş tabaka olduğunu ifâde etmiştir. Kendisi ve ashabının birinci tabakadan olduğunu, aynı zamanda bu tabakanın ilim ve imân ehli olduklarını söylemiştir. Ondan sonraki tabakanın da, iyilik ve takva tabakasının olduğunu anlatmıştır (İbn Mâce, Fiten, 28).
Nureddin TURGAY