TÂAT
İtâat, boyun eğmek, özellikle ilâhi emirlere uymak, takvâ, ibâdet ve zühd gibi anlamlara gelen bir terim. Çoğulu tâât gelir, Ehl-i tâat, tâat sahibi demektir.
Tâat kelimesi “etâa-yutîu-itâat” masdarından alınmış bir isim masdardır. Asıl masdarın kıyasa göre, itâat şeklinde olması gerekirken, onun yerine hemzesiz olarak tâat kullanılmıştır. Mâzî sigasında tâa ve etâa eş anlamlıdır. Ancak emir sigası kullanılacaksa bunun if’âl babından getirilmesi gereklidir.
Bir hadislerinde Hz. Peygamber “Allah’a isyanda tâat yoktur” buyurmuştur. (Burada, ma’siyet olan şeyi emrettikleri zaman, emir sahiplerine itâat edilmemesi kasdedilir. Adam öldürmek, yol kesmek gibi. Buna göre, tâat ma’siyetle dolu olduğu zaman, işleyen kimse sorumluluktan kurtulamaz.
Tâat iki kısma ayrılır: 1) Allah’a İtâat: Bu, ibâdetler ve muâmeleler konusunda Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmakla olur. 2) Kullara İtâat: Yöneticilere, ana ve babaya, kocaya gerekli olan itâat gibi. “Allah’a isyanda (kula) itâat yoktur” hadîsi, bu konuda sınırlayıcı hüküm koyar (Buhâr, Ahkâm, 4; Müslim, İmâre, 39).
Hamdi YUSUFOĞLU