SECCADE
Üzerinde namaz kılınan, secdeye varılan yaygı. Kumaş, halı, hayvan postu, hasır vb. şeylerden yapılır. Seccadenin imal edildiği madde bizatihi, haram veya mekruh olmamalıdır. Genellikle bir kişinin rahatça namaz kılabileceği büyüklüktedir. İslâm’ın ilk dönemlerinde bu isme rastlanmaz. Ancak, kelimenin karşıladığı anlamda namaz kılmak için değişik şeylerin kullanıldığı bilinmektedir. Hadislerde, Rasûlüllah (s.a.s)’in Mescid-i Nebi’de, yağmurlu zamanlarda namaz kılarken çamurlaşmış toprak üzerine secde ettiği rivayet edilmektedir (Buhârî, Ezan, 135). Yer yüzünde kirletilerek pislenmemiş her yer namaz kılmaya elverişlidir. Bir hadis-i şerifte Rasûlüllah (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Yer yüzü benim için mescid ve temiz kılınmıştır” (Buhari, Salat, 56). Bunun yanında şiddetli sıcaktan korunmak için Ashabın elbiseleri ve sarıkları üzerine secde ettikleri rivayet edilmektedir (Nesaî, Tatbik, 59; Buharî, Solat, 23). Enes b. Malik, yerdeki yatağın üzerine namaz kılmış ve Rasûlüllah (s.a.s) ile namaz kılarken aralarından birinin elbisesi üzerine secde ettiğini söylemiştir (Buhârî, Salat, 22). Ayrıca, Rasûlüllah (s.a.s)’in hasır üzerinde namaz kıldığı da rivayet edilmektedir (Buhârî, Salat, 207; Ebu Davud Salat, 91). Buharî’deki bir hadiste de (Salât, 21), Rasûlüllah (s.a.s)’in bir “humra” üzerine secde ettiği rivayet edilmektedir. Buradan hasır ile humranın aynı şeylerden yapılmış olmaları yanında ebad bakımından birbirinden farklı oldukları anlaşılmaktadır. Hasır, en az seccade büyüklüğünde, humra ise, secde edilecek kadar büyüklüktedir (İbnül-Esir, en-Nihaye fi Ğaribul-Hadis, Beyrut 1979, II, 77). Cabir (r.a) ve Ebu Sa’id (r.a) gemide namazlarını hasır üzerinde kılarlardı (Buhari, aynı bab). Muğire b. Şu’be tarafından rivayet edilen bir hadiste de: “Rasûlüllah (s.a.s)’in hasır ve tabaklanmış hayvan postu üzerine namaz kıldığı” (Ebu Davud, Salat, 92) söylenmektedir. Bu rivayetlerden özel bir şekil kazanmamakla birlikte, Rasûlüllah (s.a.s) zamanında namaz kılmak için seccadelerin kullanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Rasûlüllah (s.a.s)’in hurma yapraklarından örülmüş hasır üzerine namaz kıldığı hadisinin, hasır vb. yaygıların üzerinde namaz kılmanın cevazına delalet ettiği söylenmektedir. Seleften bir grup, secdenin yeni topraktan başka bir şey üzerine yapılmasının mekruh olduğunu kabul etmişler, diğer bazıları da bitkilerden mamul her şeyin üzerine secde etmenin câiz olduğunu söylemişlerdir (Ebu Davud, Tercüme ve Şerhî, İstanbul 1981, I, 429 not: I).
Seccade, İslâm dünyasının her tarafında namaz kılmak için kullanıla gelmektedir. Mescid-i Haram’a namaz kılmaya gidenler genellikle seccadelerini yanlarında getirir ve namazın bitiminde tekrar katlayarak evlerine götürürlerdi. Namazdan sonra seccadelerin hemen kaldırılmasının sebebi, üzerine basılıp kirlenmemesi içindi. Bunun yanında üst tabakadan kimselerin seccadeleri mescidlerdeki kayyumlar tarafından muhafaza edilirdi. Fas’ta halk genellikle seccade kullanmaz. Ancak orta tabakaya mensup kişiler keçeden (labda) bir seccade üzerinde namaz kılar. Günümüzde hacıların hediye olarak getirdikleri eşyalar arasında seccadeler de yer almaktadır. Halıcılıkda seccade türü dokumaların önemli bir yeri olmuştur. Bu halı seccadeler üzerine motif olarak genellikle bir mihrap şekli çizilir ve bu, başka motiflerle zenginleştirilirdi. Zamanımıza ulaşan en eski tarihli seccadeler XI. asra ait olanlardır. Değişik bölgelerde imal edilen seccadeler birbirinden farklı sanat üsluplarına sahiptirler. Halk arasında bir de hayvan postundan yapılan seccadeler yaygın olarak kullanılmaktadır.
Ömer TELLİOĞLU