NEFHA-İ ULA
Birinci üfleme, üfürüş, İsrafil (a.s)’ın Sur’a birinci üflemesi.
Kâinatta her şeyi bir sebebe bağlayan Yüce Allah, alemin nizamının bozulup kıyametin kopmasını da İsrafil (a.s)’ın Sur’a üflemesine bağlamıştır. Sur’un mahiyeti bizce malum değildir. Hz. Peygamber (s.a.s) tarafından borazan gibi üflenen bir boynuz diye belirtilmiştir (Tirmizî, Kıyame, 8). Ebû Saîd el-Hudrî (r.a)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Sur’a üflemekle görevli melek, onu yutacak gibi ağzına almış, başını eğip kulak kesilerek üflemek için emir bekliyor. Bu halde ben (dünyadaki geçici) nimetlerle nasıl meşgul olabilirim. ” Bu durum ashabına ağır gelmiş olacak ki: “Ya Resulullah! Nasıl dua edelim?” diye sordular. Efendimiz: “Hasbünallahu ve ni’mel-vekîl Alellâhi tevekkelnâ (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir, Allaha tevekkül ettik)” diye dua ediniz” buyurdu (Tirmizi, Kıyame, 8).
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:
“Sur’a üflendiği gün göklerde ve yerde bulunanlar hep korku içinde kalır. Yalnız Allah’ın diledikleri korkmaz. Hepsi boyun bükerek ona gelirler” (en-Neml, 27/87).
“Sur’a mutlaka üfürülecektir. O zaman Allah’ın dilediklerinin dışında göklerde ve yerde kim varsa düşüp ölecektir. Sonra Sur’a bir defa daha üfürülecektir. Bir de ne görürsün! Kabirlerinden doğrulmuşlar bakıyorlar” (ez-Zümer, 39/68).
İkinci ayet-i kerimeden anlaşıldığına göre Sur’a üfürüş ikîdir. Bunlardan birincisine nefha-i ûlâ, ikincisine nefha-i saniye denir (bk. Nefha-i Saniye). Ayrıca nefha-i ûla’ya nefha-i Sa’k; ölüm üfürüşü, yıkan, insanları yıldırım gibi yere çarpan nefha da denir. Akıl almaz bir nizam ve ahenk içerisinde cereyan eden bu alemin nizamı birinci nefha ile birdenbire bozulacak, her şey birbirine karışacaktır. Kur’an-ı Kerim’de belirtildiğine göre kıyamet kopmadan önce şiddetli bir zelzele olacak, öyle ki anneler emzirdikleri çocukları unutacak, hamile kadınlar çocuklarını düşürecek ve insanlar sarhoş gibi olacaklardır.
“Ey insanlar! Rabbinizden korkun. Çünkü kıyametin sarsıntısı büyük bir şeydir. Onu gördüğünüz zaman, her emzikli kadın emzirdiği çocuğundan geçer; her hamile kadın çocuğunu düşürür. Sen insanları sarhoş görürsün. Aslında onlar sarhoş değillerdir; fakat Allah’ın azabı şiddetlidir” (el-Hac, 22/1-2).
Bu üfürüş ile yerler ve dağlar yerlerinden oynayıp birbirine çarpacak, gök yarılacak, yıldızlar dağılıp dökülecek, denizler kaynayacaktır: “Sur’a bir defa üfürüldüğü zaman yer ve dağlar yerlerinden kaldırılıp tek bir çarpışla darmadağın edildiği zaman, evet işte o gün mutlaka gerçekleşecek olan kıyamet kopacaktır. Gök, yarılacaktır. O gün gök zayıf bir hale gelecektir” (el-Hakka, 69/13-16).
“Gök yarıldığı zaman, yıldızlar dağılıp döküldüğü zaman, denizler kaynayıp birbirine karıştığı zaman, kabirlerin içinde olan dışına çıktığı zaman, insanlar neyi yaptığını, neyi de ertelediğini bilecektir” (el-İnfitar, 82/ 1-5).
“Güneş dürülüp söndürüldüğü zaman, yıldızlar kararıp düştüğü zaman, dağlar yerinden sökülüp yürütüldüğü zaman, on aylık hamile develer dahi terkedildiği zaman, yabani hayvanların, korkudan bir araya toplandıkları zaman, denizler birbirine karışıp kaynadığı zaman, ruhlar bedenle birleştirildiği zaman, (diri diri toprağa gömülen) kız çocuğunun, hangi suçla öldürüldüğü sorulduğu zaman, amel defterleri dağıtıldığı zaman, gök yerinden oynatıldığı zaman, Cehennem ateşlenip gürül gürül yakıldığı zaman, Cennet yaklaştırıldığı zaman, herkes önceden hazırladığını görecektir” (et-Tekvîr, 81/1-14).
“O gün gök erimiş maden gibi olacaktır. Dağlar da atılmış renkli yün gibi olacaktır. O gün dost, dostunun halini soramaz” (el-Mearic, 70/8-10).
Nefha-i ûlâ ile Allah Teâlâ’nın diledikleri müstesna her canlı varlık derhal düşüp ölecektir. Allah Teâlâ’nın bu birinci üfürüş ile helâk olmalarını istisna ettikleri ihtilaflıdır. Bunların, Cebrail, Mikail, Azrail ve İsrafil (a.s) oldukları söylenmiştir. Bir görüşe göre de bunlar, Hamele-i Arş (Arşı taşıyan melekler), Hûriler, Cennetin hazinedarı olan Rıdvan ile Cehennemin bekçisi olan Malik ve Zebanilerdir (en-Nesefî, Medarik, IV, 66). Bir müddet sonra bunlar da yok olacaktır. “Yeryüzünde bulunan her şey fanidir. Baki olan sadece azamet ve ikram sahibi Rabbindir” (er-Rahman, 55/2627).
Durak PUSMAZ