MÜZÂBENE
Müdâfaa etmek; bir şey ölçüp tartmadan kabala satmak; ağacın üzerindeki miktarı belli olmayan meyveyi, miktarı belli kuru veya olgun meyve ile mübadele etmek, anlamında bir İslam hukuku terimi. Bu akit, taraflardan birisinin aldanma riski bulunduğu için hadisle yasaklanmış, ancak ticaret amacıyla olmaksızın sadece aile fertlerinin yemesine yönelik az miktardaki ariyye denilen mübadeleye izin verilmiştir.
Sehl b. Hasme’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Rasûlüllah (s.a.s.) taze hurmayı kuru hurma karşılığında satmayı yasaklamış ve “Bu ribâdır, bu müzâbenedir” buyurmuştur. Yalnız ariyyeye, yani iki ağaç hurmanın yemişini kuru hurma karşılığında satmaya ruhsat vermiştir. Onu bir hane halkı kuru hurma ile takdir ederek taze taze yerlerdi” (Müslim, Buyû’, 67). Sa’d b. Ebî Vakkas’tan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: “Rasûlüllah’a kuru hurmanın yaş hurma karşılığında satın alınması sorulduğunda çevresinde bulunanlara, “Yaş hurma kuruyunca azalır mı?” diye sormuş, “evet” cevabını alınca da, böyle yapmayı yasaklamıştır” (Ebû Davûd Buyû’, 18; Tirmizi, Buyû’, 14; Nesaî, Buyû’, 36).
Müzabene satışı da diğer satışlar gibi, tarafların ihtiyacından doğmuştur. Elinde kuru hurma veya üzümü olan bunu tazesiyle değiştirmek ister. Ancak ağaç üzerindeki yaş meyve ne ölçü, ne tartı ve ne de sayı bakımından tam olarak bilinemediği için, meyveler hasat edilince taraflar arasında çoğu zaman anlaşmazlık çıkar. Birisi satım akdini feshetmek, diğeri ise devam ettirmek ister. İki taraf da haklarını savunur. Nitekim bu konuda Hz. Peygamber’e sık sık şikâyet gelmesi üzerine müzâbene’yi yasaklamıştır. Ancak halkın ve özellikle yoksul ziraatçıların bu konudaki ihtiyaçları devam ediyordu. Bir süre sonra Medine’de yoksul müslümanlar Allah Rasûlüne başvurarak; “Siz taze hurma ile kuru hurmayı mübadele etmeyi yasakladınız. Elimizde nakit para bulunmadığı için, ihtiyacımız olan kuru erzağı satın alamıyoruz” dediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s.), sadece aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere, belli bir ağacın hurmasını kuru hurma ile mübâdeleye (ariyye) izin verdi (Kamil Miras, Sahih-i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarih Tercemesi, Ankara 1984, VI, 482, 485). Diğer yandan ariyyenin bir tondan daha az (beş vesak) miktardaki meyvenin mübadelesini kapsadığı nakledilmiştir (eş-Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, el-Matbaatü’l-Osmaniyye el-Mısriyye, V, 200; ez-Zeylaî, Nasbu’r-Râye, Mısır, IV,13).
Müzâbene satışı Hanefilere göre fasittir. Ağaçtaki, kuruyunca azalacak olan meyvenin miktarını tam olarak tahmin etmek mümkün olmadığından, bunda taraflar için aldatma söz konusudur. İslâm hukukunda prensip olarak riskli satışlar yasaklanmıştır (İbn Mâce, Ticârât, 23. H. 2194, 2195). Ancak, fasit akitte mal teslim edilmiş olursa artık akit kesinleşir (bkz. Fâsit akid Mad).
Hamdi DÖNDÜREN