MÜSELSEL HADİS
Sahih, Hasen ve Zayıf hadisler arasında müşterek olan hadis ıstılahlarından biri “Müselsel” tabiri, kelime olarak birbirini takip etmek anlamına gelen teselsül’den ism-‘i mef’ûldür. Istılahî anlamı ise; isnadındaki bütün ricalin bazan ravilerinin bazan da rivâyetin belirli bir hal ve sıfatını takib ettikleri hadislere verilmiş bir isimdir (T. Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 390).
Ravilerin hal ve sıfatları ya onların sözlerinden, ya fiillerinden, ya da beraberce hem söz ve fiillerinden ibarettir. Rivayetlerin sıfatları ise, ya semi’tu (dinledim), ahberanâ (bize haber verdi) ve haddesenâ (bize anlattı) gibi rivâyetin zamanı ve yeridir. Ancak bunların da çeşitli şekilleri bulunması dolayısıyla bir söz veya fiilin isnad boyunca teselsül etmesi de sayılamayacak kadar çok şekillerde tezahür eder (Talat Koçyiğit, a.g.e., s. 310-311).
Hakim en-Nisâbûrî, rivayet sıfatları ve râvilerin söz ve fiilleri ile ilgili sekiz müselsel çeşidi zikretmiştir (Hakim, Marifetü Ulümu’l-hadîs, Nşr. es-Seyyid Muazzam Hüseyin, Beyrut 1980, s.29-33). Fakat müselsel hadislerin sayısı çok fazladır. Meselâ müselsel hadisleri tanıtmak için telif edilmiş bir kitapta müellifi 216 müselsel nevine misaller vermiştir (Muhammed Abdulbâkî el-Eyyûbî, el-Menâhilü’sselsele fi ehâdîsi’l-müselsele, Beyrut 1983). Müselsel hadise bir misal olarak şu hadis gösterilebilir: Muaz b. Cebel(r.a.)dan rivayet olunduğuna göre Rasulullah (s.a.s.), bir gün elini tutmuş ve ona şöyle demiş: “Muaz! Ben seni gerçekten seviyorum “. Muaz da O’na şöyle demiş: “Babam anam sana feda olsun ya Rasulallah! Ben de seni seviyorum!” (Rasulullah (s.a.s) sonra) şöyle buyurmuş: “Muaz! Her namazın peşinde şöyle demeyi sakın bırakma: “Ey Allahım! Seni zikretmek, sana şükretmek ve sana güze! ibadet etmek hususunda bana yardım et! “. Muâz bunu es-Sunâbihî’ye tavsiye etmiş, es-Sunâbihî Ebu Abdirrahman’a tavsiye etmiş, Ebu Abdirrahman da Ukbe b. Müslim’e tavsiye etmiştir (Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 245; Ebu Dâvud, Vitr, 26).
Hadisde, ravilerin sözlü durumları sened boyu devam ettiği için hadis müselseldir. Rasulullah(s.a.s)’la Muaz arasındaki karşılıklı sevgi ifadelerinin, sonraki raviler arasında da vuku bulduğu, bu yönden de hadisin miiselsel olduğu nakledilir (Suyûtî, Tedribi’r-Râvî, Nşr. Abdülvehhâb Abdüllatif, Medine 1972, II, 188).
Sahih müselsel’den biri de hafızların müselselidir. Bu, her biri hıfz mertebesine ulaşmış aynı sıfattaki ravilerin rivâyet ettiği hadistir. Müselsel’in bu türlüsü kat’î ilim ifâde eder. Rivayet edilen müselsel hadislerin en sahihi, Sâf Sûresinin kıraatı hakkındaki hadistir. Bunu rivayet eden Abdullah b. Selâm der ki: Rasulullah(s.a.s.)’ın ashabından bir kaç kişi ile konuştuk ve dedi ki, hangi amellerin Allah katında en makbul olduğunu bilsek de onu yapsak. O zaman şu ayet nâzil oldu: “Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ı tesbih etmekte… O, Azîz’dir, Hakîm’dir. Ey iman edenler, niçin yapmayacağınız şeyi söylersiniz?”. Abdullah b. Selâm dedi ki: Onu bize Rasulullah (s.a.s.) böylece okudu. Ebu Seleme dedi ki: Onu bize Abdullah b. Selâm (r.a.) böyle okudu. Yahyâ dedi ki: Onu bize Ebu Seleme okudu. Evzaî dedi ki: Onu bize Yahyâ okudu. Muhammed b. Kesîr dedi ki: Onu bize Evzaî okudu. Darimî dedi ki: Onu bize Muhammed b. Kesîr okudu (Abdullah b. Hüseyin Hâtır es-Semîn el-Adevî, Haşiyetu Lakt’d-durer bi şerhi metni Nuhbeti’l fiker, Mısır 1938, s. 135).
Ravinin sıfatları ile ilgili olan müselsel çeşitleri de bulunmaktadır. Mesela bir hadisin isnadında bütün ravilerin isimleri Muhammed olabilir; yahut nisbetleri aynı olabilir ve hepsi Mekkî, yahut Dımeşkî, yahut Mısrî olur. Hepsi fakîh olur; hâfız olur; yahut şâir olur. Bunlar râvinin haiz olduğu sıfatlarla ilgili olan müselsel hadisler arasında yer alırlar (bk. Hâkim, a.g.e., s. 29-34).
Bazan hadis ahbarâne fulanun veya ahberahâ fulanın vallahî yahutte eşhedü billâhi lesemitü fulânen gibi lafızlarla rivâyet edilir. Bu çeşit hadisler de rivayetin sıfatına ait müselsellerden kabul edilir (Talat Koçyiğit, Hadis Istılahları, Ankara 1980, s. 313).
Diğer taraftan hadis münekkidlerinin, gerek metin ve gerekse silsile itibariyle bâtıl olduğuna hükmettikleri müselseller de bulunmaktadır. Hadis rivayet eden ravilerin hallerini devamlı surette kontrol altında tutan muhaddisler, ravilerin naklettikleri hadisin metnine, ravinin adalet ve zabt vasfını haiz olup olmamasına göre bir takım hükümler vermişlerdir. Hadisleri kabulde gösterilen bu üstün dikkat ve titizliğin misallerini ilgili kitaplarda bulmak mümkündür.
Müselsel hadisler, ravileri herhangi bir cerh sebebiyle cerhedilmedikçe tedlisten ve inkita’dan selâmet yönünden en sağlam hadislerdir. Bununla beraber İbn Kesîr teselsül yolu ile hadisin sıhhati hakkında hüküm vermenin nâdir olan hallerden olduğunu ifade etmektedir (İbn Kesir, İhtisâru Ulûmi’l-Hadis, Nşr. Ahmed Muhammed Şakir, Beyrut (tay) s. 169). Yani zayıflık, teselsül vasfında olur; metnin aslında olmaz. Çünkü bir çok hadisin metinleri sahih olmasına rağmen, bunların teselsül ile rivayet edilmesi sahih olmamıştır (Ahmed Muhammed Şakir, Şerhu İhtisari Ulumi’l-hadîs, s. 169 1. dipnot).
Sabahaddin YILDIRIM