MU’DAL HADİS
Senet zincirinde peşpeşe iki ve daha fazla ravinin düştüğü ve bu sebeple zayıf sayılan hadis. Arapça, “güçlük, kapalılık, kötü olmak” gibi anlamlara gelen fiilinin mef’ulü olup, hadis ıstılahında peşi sıra ravilerin düşmesiyle hadisin durumunun muğlak ve müphem bir hal almasını ifade eder.
Mu’dal hadis, munkatı hadisin bir türü olarak kabul edilmekle birlikte, mu’dal hadiste en az iki ravinin arka arkaya düşmesi şart olduğundan, munkatı hadisten ayrılmaktadır (İbn Hacer el-Askalânî, Nuhbetü’l-Fiker Şerhi, İstanbul 1306, 36). Buna göre her mu’dal munkatıdır; fakat her munkati mu’dal değildir. Mu’dal hadis, munkatı’dan daha kapalıdır. Senedinde ittisal bulunmadığı için de zayıf sayılmıştır.
Tabiinin, Sahabe ve Rasûlullah (s.a.s)’ı zikretmeden rivayet ettiği hadis mu’dal’dır. Bunun örneği A’meş’in Şa’bî’den rivayet ettiği; (Kıyamet gününde insana, falan falan işi yaptın denecek…) hadisidir: Bu hadisi A’meş Şa’bi’den, Şa’bî Enes’ten o da Rasûlullah (s.a.s)’den rivayet etmiştir. A’meş, isnaddan Enes (r.a) ve Rasûlullah (s.a.s)’ı diişürmek suretiyle hadisi mu’dal yapmıştır (Ali b. Ali et-Tehanevî, Keşşafu İstilahâti’l-Fünûn, İstanbul 1984, II, 1026; Suphi es-Salih, Hadis İlimleri ve Hadis İstilahları, Terc. Y. Kandemir, Ankara 1981, 141).
Ayrıca Tabiinden mevkuf olarak yapılan merfu rivayetler de mu’dal’dır. Ravinin Tabiinden naklen (Rasûlullah dedi) şeklinde yaptığı rivayet buna bir örnektir (et-Tehavenî, aynı yer).
Muhaddisin senedi başından sonuna kadar hazfederek (atlayarak) Rasûlullah (s.a.s)’e isnad ettiği hadisler de mu’dal sayılmıştır. Ancak bu durumda mu’dal ile mu’allak aynı anlamdadır (Talat Koçyiğit, Hadis İstılahları, Ankara 1980, 356).
Senedlerinden düşürülen raviler adalet, hıfz ve zapt yönünden tespit edilip yerlerine konmadıkça mu’dal hadislerin hiç bir geçerlilikleri yoktur (a.g.e., 357).
Ömer TELLİOĞLU