Yüce kitabımız Kuranı Kerim surelerinden Kafirun Suresi anlamı, Kafirun Suresi arapça yazılışı, Kafirun Suresi fazileti bu sayfada derledik. İşte Kafirun Suresi tefsiri , Kafirun suresi okunuşu ve anlamı ile Kafirun suresi hakkında tüm detaylar.
Kafirun Suresi Mâûn sûresinden sonra Mekkede nazil olmuş olup 6 ayettir. Bu sûre, adını ilk ayetinden almaktadır. Kâfirler karşısında kesin kararlı olarak tevhide sarılmalarını, bununla beraber kâfirleri dine kabul etmeye zorlamayıp kendi tercihlerine bırakmalarını bildirir. Müşrik yerine kâfir kelimesi kullanılarak Hz. Peygamberin dinine inanmayan bütün gruplara hitab edilmektedir. Kâfir kavramı hakaret anlamı taşımaz. Kâfirler “Hz. Muhammedin Elçiliğini inkâr edenler ve getirdiği buyruklarından yüz çevirenler” demektir.
Kafirler, Peygamberimize bir grub kimse göndererek: “— Bir sene biz senin Allah’ına ibadet edelim. Bir sene de, sen bizim putlarımıza tap.” diye teklif ettiler. Bu sûre bu hadiseye işaret ediyor. Cebrail (A.S.) bu sûreyi getirdi. Resûlullâh (A.S.) gelen bu sûreyi kafirlerin yüzlerine karşı açık açık okudu.
Kafirun Suresi Arapça Yazılışı
Kafirun Suresi Arapça Okunuşu
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Kul yâ eyyühel kâfirûn
2- Lâ a’büdü mâ ta’büdûn
3- Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd
4- Ve lâ ene âbidün mâ abedtüm
5- Ve lâ entüm âbidûne mâ a’büd
6- Leküm dînüküm veliye dîn
Kafirun Suresi Dinle
Kafirun Suresi Anlamı
Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle.
1- De ki: Ey kâfirler
2- Tapmam o taptıklarınıza!
3- Siz de benim kulluk ettiğime tapanlardan değilsiniz.
4- Hem ben tapıcı değilim sizin taptıklarınıza.
5- hem de siz, benim kulluk ettiğime tapıcılardan değilsiniz.
6- Size dininiz, bana dinim (sizin dininiz size, benim dinim bana)!
Kafirun Suresi Fazileti
Kâfirûn Sûresinin faziletini bildiren birkaç Hadis-i Şerifi belle ki, ölürken iman-ı kamil sahibi olarak Rabbine kavuşmuş olasın.
Sevgili Peygamberimiz bu sûrenin fazileti hakkında şöyle buyurmuş:
1. Kim, Kâfirûn sûresini okursa, o kimseye Kur”ân’ın dörtte birini okumuş gibi sevab verilir
2. Yatarken Kâfirûn sûresini okuyunuz. Çünkü o sizi şirkten emin kılar (korur), muhafaza eder.
3. “Kâfirûn Sûresini oku. Ve okumanı müteakip uyu. Zira bu sûreyi okuman şirkten berattir (kurtuluştur)”
4. “Kâfirûn Sûresi, ölüm anında imansız gitmeyi önler. Kovulmuş şeytan, Kâfirûn Sûresini okuyandan yıldırım hızıyla uzaklaşır, ondan kaçar ve kaçacak delik arar.”
5. “Çocuklarınıza yatarken Kâfirûn Sûresini okutunuz. Okurlarsa, gece onlara hiçbir şey arız olmaz.”
Sevgili Peygamberimizin bu yüce emirlerine gönül ver ki, iman kalelerin muhkem (sağlam) olsun. îman kal”ası muhkem olanlara şeytan yol bulup gelemez. Şeytanın gelmediği yerde huzur ve muhabbet olur. Sûreleri okumak Allâh demektir. Allah diyen mahrum olmaz, mes’ut ve bahtiyar olur.
Sabah Namazının Sünnetinde Okumak
Hz. Peygamber Kafirûn sûresini sabah namazının sünnetinde okurdu. Hz. Ebû Hüreyre (R.A.) demiştir ki:
“Resulullah (S.A.V.) sabah namazının 1.nci rekatında “Kafirûn”, 2.nci rekatında “İhlâs” Sûresini okurdu.
Sevgili peygamberimizin sünnetidir ki,
1. Sabâh namazının sünnetinde 1.nci rek”atta, “Kafirûn”, 2.nci rek”atta, “İhlâs” Sûresini okumak.
2. Sabah namazının sünnetini evde kılmak.
3. Sabah namazının vakti girince hemen sünne’ tini kılmak.
Bu üç hususu Peygamber Efendimiz severdi. Böyle yapmak çok sevab ve müstehabdır.
Muhammed Esed Kafirun Suresi Tefsiri
1 DE Kİ: “Siz ey hakikati inkar edenler!
2 Ben tapmam sizin taptığınıza, 3 siz de tapmazsınız benim taptığıma.1
4 Ve ben tapmayacağım [asla] sizin tapıp durduğunuza, 5 siz de [hiç] tapmayacaksınız benim taptığıma.2
6 Sizin dininiz size, benimki bana!”3
1 Yukarıdaki çeviride mâ (ki o) edatı, bir taraftan bütün olumlu kavramlara ve etik değerlere -mesela, Allah’a inanma ve müminin O’na teslimiyeti- işaret ederken, diğer taraftan, insanın “kendi-kendine yeterli” olduğuna inanması (karş. 96:6-7) yahut kişiliğinde baskın halde bulunan ve adeta köleleştirici bir etkiye sahip olan “açgözlülük” gibi (sure 102) saptırıcı ve sahte tapınma nesnelerine ve bâtıl değerlere/inançlara işaret eder.
2 Zımnen, “hakikati inkar etmenize sebep olan bâtıl değerleri terk etmekte gönülsüz davrandığınız sürece”.
3 Lafzen, “benim dinim de banadır”. Dîn‘in öncelikli anlamı “itaat”tır; özellikle de bir kanuna veya manevî/ahlakî otorite ile donatılmış müesses -bundan dolayı da bağlayıcı- olarak algılanan kurallar sistemine, yani terimin en geniş anlamıyla “din”, “itikat” ya da “dinî hukuk”a (karş. 2:256, not 249’un ilk bölümü); ya da sadece, 42:21, 95:7, 98:5, 107:1’de ve yukarıdaki örnekte de olduğu üzere “ahlakî değerler sistemi”ne itaat. (M. Esed “dîn” kelimesini “moral law” tabiriyle karşılamıştır; biz bunu “ahlakî değerler sistemi” ifadesiyle çevirdik. Fakat sadece bu sureye mahsus olmak üzere buna bağlı kalmayıp dîn için “din” kullandık -T.ç.n.)