Lucius Annaeus Seneca hayatı, detaylı biyografisi, eserleri ve felsefesi. Seneca felsefi görüşleri.
Seneca; Latin felsefecisi, devlet adamı ve trajedi yazarıdır (Cordoba, İ.Ö. 4-Roma, İ.S. 65).
Lucius Annaeus Seneca, büyük bir iktisadi gelişme içinde olan İspanya”nın Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu” na çok sayıda aydın yetiştirdiği bir dönemde Betica ya da Baetica”da (günümüzde Andalucia) doğdu. Bir bilginler ailesinden gelen Seneca”nm babası hatip Seneca (Baba Seneca olarak da tanınır) hitabete düşkün Roma”da ün kazanmış bir kişiydi. Seneca, babasının yanında, Cicero”dan beri en gözde edebiyat etkinliği olan hitabeti öğrendi. Daha sonra öğrenimini Roma”da sürdürdü ve yeni-pythagorasçı Sotion, stoacı Attalus gibi felsefecilerle yakınlık kurdu. Söz konusu felsefecilerin etkisinde kalan Seneca dünya nimetlerine yüz çeviren bir stoacılığı benimsedi. Pek az yemek yemesinden ötürü sağlığı çok kötüleşti. Babasının ricalarını kıramayarak bu davranıştan vazgeçti ve Mısır”a gitti. Helen kültürünün o çağdaki en önemli merkezlerinden biri olan İskenderiye”de bilim ve felsefe çevreleriyle ilişki kurdu.
Roma”ya dönünce, güzel konuşmasıyla kısa sürede ün yaptı ve böylece siyasal yaşama atıldı.Bu sırada Caligula ailesiyle bağlantı kurmuştu; ama Glaudius I imparator olunca, Seneca Korsika”ya sürgüne gitmek zorunda kaldı, orada Consolatio ad Marciam”ı (Marcia”ya Avunmalar) yazdı ve kendini felsefeye verdi. 49″da Agrippina tarafından yeniden Roma”ya çağrıldı; siyasal yaşamını sürdürerek, önce praetor, daha sonra konsül seçildi. O sırada on üç yaşında olan Neron”un eğitmeni oldu. Öğrencisi için, stoa felsefesine dayanan ve insan yaşamının temel sorunlarına ilişkin olan Diyaloglar yazdı: De constantia sapientis (Bilgenin Değişmezliği Üstüne); De Tranquillitate Animi (Ruh Dinginliği Üstüne); De İra (Öfke Üstüne); De Providentia (İnayet Üstüne); De Clementia (Acıma Üstüne). Seneca”nın görüşlerini açıkça anlaşılır kılmaya yönelik olan yapıtları kesinlikle didaktik bir nitelik taşırlar. Dram sanatını ve ikna etme sanatını kaynaştıran Seneca soru-yanıt biçimini benimser ve böylece istediği amaca ulaşır. Okurda, beklenen eylemi ya da tavrı ortaya çıkarma amacı güder ve üsluptan, bu amacı gerçekleştirmek için yararlanır. Bu bakımdan parlak sözler, alaycüık, lirik atılımlar, bilgiç alıntılar ve nükteler, estetik araştırmaların sonucu olarak değil, bu amacı gerçekleştirmek için kullanılırlar. Düzyazılarında (Diyaloglar; Epistulae Morales ad Lucilium [Lucülus”a Ahlaki Mektuplar]; Avunmalar; Quaestiones Naturales [Doğa Sorunları]; İmparator Claudius”un Kabaklaşması [Apocolocynthosis sive Ludus de Morte Claudii]) ve şiir yapıtlarında, içeriği, biçime hiçbir zaman feda etmez.
Seneca”nın dramatik yapıtları, çağının tiyatro akımı içinde yer alır. Helen tiyatrosunun etkisinde kalan oyunları, bilgili ve kültürlü bir seyirci kitlesi için yazılmıştır. Sahne ve metin ustalıkları yerine Seneca,kahramanlarını karşı karşıya ve uzun uzadıya konuşturarak felsefi görüşlerini açıklar.
Göz kamaştırıcı bir sahneleme ve çok sayıda figüran, bu tür tiyatroyla, daha önce sözlü halk sanatından çıkmış olan ve onun izlerini taşıyan İ.Ö. III. ve II. yüzyılların tiyatrosu arasındaki kopukluğu kapatamaz. 62″de gözden düşen Seneca, yeniden felsefeyle uğraşmaya başladı. İmparatorluk sarayının tantanası, onun ahlakının sağlamlığını ve şaşmazlığını etkileyememişti. 65 yılında Piso gizli komplosuna karıştığı ileri sürüldü ve ölüm ile sürgünden birini seçmesine karar verildi. Ölümü küçümseyen Seneca, bileklerini keserek intihar etti.
FELSEFİ GÖRÜŞLERİ
Seneca”nın felsefesinin önemli konuları, düşüncelerini, kalabalıklara açıklama aracı olarak gördüğü edebiyat yapıtlarında yer alır. Seneca”ya göre insan, yaradancı bir evrende yer alır; Doğayı ve Tanrı Yardımı”m izlemek zorundadır. Yalnızca ruhu insana aittir ve onu, bilgiyle, bilgelik arayışıyla, “mutlu yaşam”la işlemek gerekir.
Bügece yaşam davranışları, eylemde gerçekleşir; bundan ötürü bilgelik, yetkin bilgeliğini yaratışta gerçekleştiren tanrısal modeli göz önüne almalıdır. Her eylem, genel tasarı uyarınca etkili olmalıdır. Çağdaşlarını yola getirme, ideal bir hükümdarın yetişmesine yardımcı olma girişimiyle, bilgeliğin tek insana ait olduğu ve onun için anlam taşıdığı düşüncesi arasında bir karşıtlık vardır. Tek başına elde edilen bu güç, insanın kendisine, yaşama ve ölüme, yani bilge ruhun Evren”de bir yansıması olarak ortaya çıkan mutlu ölüme egemen olmasıdır.