Thomas More kimdir? İşte Ünlü İngiliz düşünür, yazar ve siyaset adamı ve dünyaca ünlü Ütopya adlı eserin sahibi olan Thomas More hayatı, Thomas More eserleri, sözleri hakkında bilgi.
Ünlü İngiliz yazar, düşünür, devlet adamı ve hukukçu Thomas More, 7 Şubat 1478 yılında Londra’da dünyaya gelmiş, babası yargıc Sir John More’dur. İdeal devlet şeklini tarif eden «Utopia» (Ütopya) adındaki eseriyle ün kazanmıştır.
Thomas More, 8 yaşında girdiği St. Anthony okulundan sonra, o yıllarda çocukların bilgi ve görgülerini daha iyi attıracaklarına inanılan başka ailelerin yanına verilmeleri geleneğine uygun olarak babası onu bir kardinalin evine verir. Burada çağın önde gelenlerini yakından tanımanın yanında birçok alanda bilgisini geliştirme olanağı bulan More, 14 yaşında kardinal tarafından Oxford’a gönderilir. Grocyn, Colet, Linacre gibi devrin tanınmış hümanistlerinin öğrencisi olduğu bu okulda Latince ve Yunancasını ilerleten More, Yunanca eğitime düşman olan din adamları karşısında akademisyenlerle öğrencileri korumak amacıyla iki okulun adli işlerine bakan kuruma girer. Oxford’da Yunanca ve felsefeyle ilgili çalışmalarını sürdürmek istemesine rağmen babasının onu kendi mesleğine yönlendirmek istemesi sonucu New Inn ve Lincoln’s Inn’de hukuk öğrenimi yapıp, 23 yaşında baroya girer. Bu tarihten itibaren, 4 yıl boyunca, dönemin aynı zamanda bilgi merkezleri olan manastırlardan birinde, kendini yoğun çalışmalarına verir. Bir süre sonra rahiplikten vazgeçerek kendini ailesine adar. Çağının aile anlayışının çok ötesinde bir kavrayışa sahip olan More, kadınların da tıpkı erkekler gibi eğitilmesi ve toplumda onlarla eşdeğerde sorumluluklar alabilmesi taraftarıdır.
1499’da Hollandalı yazar Desiderius Erasmus ile tanıştı aralarında sıkı bir dostluk başladı. Öyle ki Erasmus, 1509’da basılan “Deliliğe Övgü” adlı eserini Thomas More’a adadı. Böylelikle, savaşlara, çalışmadan yaşayan asalak aristokratlara ve idam cezasına karşı oluşu gibi hümanist kişiliğinin önemli unsurları konusunda ortak paydaya sahip bir yoldaş edinir.
Hukuk eğitimi aldığı yıllarda dahi rahip olmak istediği için manastır yaşamı yaşamaktaydı. Bunun neticesinde mezun olduktan sonra 1501-1504 yılları arasında keşiş olmak amacıyla bir manastıra çekildi. 1504 yılında Avam Kamarası seçimlerine katılmaya karar verdi. Parlamentoya seçilince manastır hayatına son verdi.
Thomas More, parlamentoya seçildikten sonra hem Parlamentoda yasama faaliyetlerine katıldı hem de avukatlık işlerine devam etti. Thomas More, kralların mutlak iktidarına şiddetle karşı çıkıyor ve paylaşıyordu. Bu yüzden zamanla Kral VII. Henry’nin öfkesini üzerine çekti. Kralın öfkesinden kurtulmak için seyahate çıkmak zorunda kalan More, VII. Henry’nin 1509’da ölmesi üzerine ülkesine geri döndü.
1510 yılında yargıçlığa atanan Thomas More, hümanist tutumuyla halkın sevgisini kazanmaya başladı.
Thomas More, 1513-1518 yılları arasında; İngiliz tarih yazıcılığının ilk başyapıtı sayılan History of King Richard III (Kral III. Richard’ın Tarihi) adlı kitabını Latince ve İngilizce olarak yazdı. Bu arada 1515 yılının Mayıs ayında bir İngiliz-Felemenk ticaret antlaşmasını gözden geçirmek için görevlendirildi. Felemenk’te başlayıp Londra’ya dönüşünde tamamladığı Utopia adlı kitabını Aralık 1516’da tamamladı.
Üst düzey devlet görevlerine karşı isteksiz olmasına rağmen Kral VIII. Henry onu 1517 yılında kendi hizmetine alıp özel danışmanı yaptı. Kral VIII. Henry onu Kutsal Roma-Cermen İmparatoru Şarlken’e elçi olarak gönderdi, bu başarılı diplomatik görevinin ardından 1521 yılında şövalye unvanı ile onurlandırıldı.
Daha sonra 1521 yılında Hazine Bakanlığı’nda yardımcı veznedar olarak görev yapmaya başladı. Aynı zamanda Kralın sekreteri olarak da görev yapmaya başladı. Zamanla yetki ve görevleri arttı; resmî belgeleri yazmaya, yabancı elçileri karşılamaya, Kral VIII. Henry ile Lordlar Kamarası başkanı Kardinal Thomas Wolsey arasında iletişimi sağlayan birincil kişi hâline gelmeye başladı.
Daha önce şövalye olduğundan 1523 yılında şövalye ünvanıyla Middlesex kentinden Lordlar Kamarası’na seçildi. 1524’te Oxford, 1525’te Cambridge üniversitelerinin yöneticisi oldu. 1525 yılında da Avam Kamarası Başkanı seçildi. Aynı yıl Lancaster Düklüğü’nün şansölyesi oldu ve Britanya’nın kuzey topraklarında geniş yetkiler elde etti.
1532 yılında Kral VIII. Henry Act of Supremacy ad İngiltere Kilisesi’nin başı ilân ediyordu ve ülkesini Katolik dünyadan kopartarak Anglikan mezhebini kuruyordu. Thomas More, bu dönemde protestanlığı eleştiren kitaplarıyla Kral ile olan ilişkisi gerildi. Kısa süre sonra hem katolikliğe bağlı olduğu için, hem de Kral’la çatışmak istemediği için sağlık problemlerini bahane ederek 16 Mayıs 1532 tarihinde istifa etti.
İstifa etmesine rağmen Kralın hışmından kurtulamadı. Önce mallarına el konuldu, ardından çeşitli bahanelerle sorgulandı. 1533 yılında Anne Boleyn’in İngiltere Kraliçesi olarak ilan edildiği taç giydirme törenine katılmayı reddedince şimşekleri üzerine çekti.
Kralı kilisenin başı olarak görmemeyi sürdüren Thomas More, Mart 1534’te Act of Supremacy’yi kabul ettiğine dair yemin etmeye zorlandı. Bu yasaya direnmesi üzerine tutuklandı ve Londra Kalesi’ne hapsedildi. Aynı yıl yargılanmaya başlanan More, başlarda sessiz kalmak istedi. Ancak hakkında vatan hainliğine varan asılsız iddialar öne sürülmesi üzerine konuşmaya başladı. Konuştuğunda Act of Supremacy’nin Tanrı’nın yasalarına aykırı olduğu ve parlamentonun kimseyi Kilise’nin başı olarak ilân edemeyeceğini söyledi. Bu sözleri üzerine ölüm cezasına çarptırılan More, 6 Temmuz 1535’te başı kesilerek idam edildi.
Thomas More, Kral Henry VIII’in İngiliz kilisesinin başına geçme niyetine ilke olarak karşı çıkması, kendi siyasi kariyerinin sonunu hazırlayıp hain olarak idam edilmesine sebep oldu. Ölümünden 400 yıl sonra, 1935’de Papa XI. Pius tarafından aziz ilan edildi.
Thomas More, 1505 tarihinde Jane Colt ile evlendi. Eşi 1511 yılında öldü. Margaret Roper, John More, Elizabeth More, Cicely More adlarında 4 çocuğu oldu.
Thomas More, 6 Temmuz 1535 tarihinde Londra, İngiltere’de 57 yaşında idam edilerek ölmüştür.
Thomas More Eserleri
Kitapları:
1513 – 1518 – Kral III Richard’ın Tarihi
1516 – Ütopya
1532 – Tyndals’ın Yanıtlarına Tekzip
1533 – Savunma
1533 – Fatih
Thomas More ünlü yapıtı Ütopya’da, Amerigo Vespucci’nin seyehatindeki gözlemlerinden faydalanır. Onun ulaştığı kara parçasındaki; özel mülkün bulunmadığı, altına önem verilmeyen, her şeyin ortak paylaşıldığı ve hükümdar kavramının bilinmediği bir dünyayı tasfir ederek yüceltir. Tek farkla ki; Vespucci’nin uygarlıktan yoksun yerlileri, More’da uygarlık sahibi gözükür.
Utopia, bütünüyle akıl yoluyla yönetilen, ortak mülkiyete dayalı bir kent devletini betimliyordu. More’a göre birey ve toplum yaşamında bencilliğe karşı tek çare ortak mülkiyetti; insan hata işlemeye her zaman yatkın olduğuna göre kötülüğü gidermek değil, azaltmak amaçlanmalıydı. Utopia’da ayrıca ceza sistemi, devlet denetiminde eğitim, dinsel çoğulculuk, boşanma, ötenazi ve kadın hakları gibi konular işleniyordu. Kısa süre içinde birçok Avrupa diline çevrilen yapıt, yeni bir edebiyat türünün öncüsü oldu.
Thomas More, Desiderius Erasmus’un Yeni Ahit çevirisini yorumlayan şiirler yazdı. More’un Latince şiirleri 1518’de, Utopia ve Erasmus’un Epigrammata’sıyla (Yazıt) birlikte tek cilt içinde yayımlandı. Ölçü ve tarz bakımından büyük çeşitlilik gösteren şiirlerde işlenen başlıca konular hükümet biçimleri, kadınlar ve ölümdü.
Thomas More Sözleri
– Kendi rahatını sağlamaya çalışırken başkasını rahatından etmek haksızlığın ta kendisidir.
– Oysa insan savaştan önce barışa değer vermeli, barış üzerine kafa yormalı.
– İyi eğitilmiş insanlara birkaç yasa yettiği için, pek az sayıda yasa vardır Utopia’da.
– Kendi inandığımız şeyleri göklere çıkarmak ve yalnızca kendi düşüncelerimizden hoşnut olmak bizim doğamızda var.
– Ben şimdi özgür bir insanım, dilediğim gibi yaşıyorum. Zengin saraylıların kaçı aynı şeyi söyleyebilir.
– Hangi kelimeyi seçtiğiniz asıl meseleyi değiştirmez.
– Öyle bir şeydir ki bu kibir, insanı kendi elindekiyle değil başkasının sefaletini görerek mutlu olmaya iter.
– Kendi inandığımız şeyleri göklere çıkarmak ve yalnızca kendi düşüncelerimizden hoşnut olmak bizim doğamızda var.
– Çünkü paranın ve dolayısıyla para hırsının olmadığı yerde, fesatlık da olmaz.
– Doğa herkese kendi yarattığını sevip okşama içgüdüsünü verir: Karga da, maymun da kendi yavrularına gülümser yalnız.
– Bazı filozoflar yalan söylemekte haklı olabilirler, benim yaradılışım buna elverişli değil.
– Zengin olmaktansa zenginlerin kralı olurum daha iyi.
– Ruhumu bu kadar irkilten bir yaşam tarzı beni mutlu edecek öyle mi?
– Halbuki gözümüz bir fark göremedikten sonra bir taş altın olmuş olmamış ne fark eder?
– Dünyada kaygısız, huzurla, sevinçle yaşamaktan daha büyük zenginlik olabilir mi?
– Kraliyetin saygınlığı dilenciler üstündeki egemenliğiyle değil, zenginler üzerinde kurduğu egemenlikle ölçülür.
– İnsan iyiyi gerçekleştiremezse, kötüyü yumuşatmalı hiç olmazsa.
– Aşırı adalet, aşırı hasarlar yaratır.
– Hayatta hiçbir şey insan hayatı kadar değerli değildir.
– Kötü arkadaşlar er geç insanın ahlakını bozar.
– Soytarıyla soytarının dilinde konuşun.
– Öyle bir şeydir ki bu kibir, insanı kendi elindekiyle değil başkasının sefaletini görerek mutlu olmaya iter.
– Bir dava ne kadar haksız olursa olsun, onu haklı gösterecek bir yargıç bulunur: Ya her iddianın tam tersini savunma alışkanlığıyla, ya yenilik, aykırılık hevesiyle ya da krala yaranmak isteğiyle.
– Aşırı doğruluk aşırı haksızlık getirir. Kanunları yazanın aklı o kadar hatasız, o kadar kesin midir ki buyruğunu dinlemeyen kılıcı hak etsin.
– Her dürüst yurttaşın, her şeyden önce kendi vicdanına, kendi ruhuna saygı göstermesi gerekir.
Ütopya’dan;
Bizim toplumumuzda kadınlar, rahipler, hizmetçiler, dilenciler çoğunluk yararlı bir iş yapmaz. Zenginlerin varlığı dolayısıyla da gereksiz lüksler için çok emek harcanır. Ütopya cumhuriyetinde bunların önüne geçileceğinden çalışma 6 saat olarak belirlenmiştir. Eğer artık değer ortaya çıkarsa, günlük çalışma saati kısıtlanır. Aile ataerkildir. Evlenen oğul babasıyla oturur. Eve sığmazsa yeni bir eve aktarılınır. Kentler büyürse yeni bir kent kurulur. Hayvanların öldürülmesi, özgür yurttaşlar zalimliği öğrenmesin diye kölelere havale edilir. Yemek kamuya ait salonlarda yenir ve buradaki ayak işlerini de köleler görür. Evlenirken hem erkeğin hem kadının bakir olması esastır. Demirin olmadığı adada bunu sağlamak için dış ticaret yapılır.
Savaş zaferleri ile övünülmez, ancak zorunluluk halinde savaşa girilir ve mümkünse paralı askerler tutulur. Altın ve gümüş birikimi savaş için yapılır. Gündelik hayatta ise altın ve gümüş oturak ya da hayvan zinciri olarak kullanılır ki nefret edilsinler. Mutluluğu zevkte bulan bir ahlak ve çilecilikten uzak bir dinsel tutum söz konusu. Kadınlar da rahip olabilir, rahipler onurlandırılır ama toplumda güç sahibi de değillerdir. Tanrıya inanmayanlar yurttaş sayılmaz ve siyasal yaşantıya katılmazlar ama hiçbir bakımdan rahatsız edilmezler.