Yaz tatilinin sona ermesine sayılı günler kala çocuklar ve anne babalar için yeni dönem öncesi okul heyecanı başlıyor. Son derece telaşlı geçen bu süreçte çocukların okula duygusal ve zihinsel olarak hazır olması için bazı kurallara uymak büyük önem taşıyor. Memorial Şişli Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü’nden Pedagog Dr. Melda Alantar, çocukların okula sağlıklı bir başlangıç yapmaları için önerilerde bulundu.
1.Okul başlamadan sağlık kontrollerini yaptırın
Okul zamanı gelmeden tatilin son günlerinde çocuğun fiziksel ve ruhsal sağlığının yerinde olduğundan emin olunmalıdır. Bunun için diş, göz gibi genel sağlık kontrolleri yaptırılmalıdır. Çocuğun duygusal veya psikolojik gelişimiyle ilgili endişeler varsa uzmanlarla paylaşılmalıdır. Uzmanlar kaygıların yaşa uygun konulardan mı ya da ayrıntılı olarak değerlendirilmesi gereken gelişmelerden mi kaynaklandığını belirlemeye yardımcı olacaktır. Okul başlamadan önce var olan sorunu saptayarak çözüm aramak çocuğa önemli yarar sağlar.
2.Okullar açılmadan 1 hafta önce uyku ve kahvaltı saatlerini düzenleyin
Okul açılmadan en az bir hafta önce uyku ve yemek düzeni, özellikle de kahvaltı saatleri yeniden planlanmalıdır. Değişikliklere çocuğu hazırlamak, ödev ve etkinlikler nedeniyle aşırı yorgunluk hissetmemesi için düzen oluşturmanın yararları üzerine çocukla konuşulmalıdır. Çocuklar sabah kalkabilmek için çalar saatlerini kendileri kurabilirler. Sabah okul için hazırlanmak ve kahvaltı etmek için çocuğa yeterli zaman tanınmalıdır. Düzene uyum sağladıkları, servise yetiştikleri zaman çocukları takdir etmek önemlidir. Eve döndüğünde sizi bulamadığı zaman neler yapması gerektiği de çocukla ayrıca konuşulmalıdır.
3.Okula hazırlık bilgilerini önceden gözden geçirin ve alışverişi birlikte yapın
Okul alışverişine çocukla birlikte çıkmak ve onun tercihlerine öncelik vermek önemli bir adımdır. Yıl içinde öğreneceği bilgiler hakkında konuşulmalı, ders programını kavrama yeteneğine olan güvenin tam olduğu aileler tarafından çocuğa anlatılmalıdır. Öğrenme becerilerinin gelişmesi zaman alır, sık tekrar gereklidir. Çocuk sabırlı, dikkatli ve olumlu olması konusunda yüreklendirilmelidir. Okul açılmadan önce çocuğun sınıf arkadaşlarıyla buluşarak olumlu sosyal ilişkiler kurması için de desteklenmesi önemlidir.
4.Okulların açılacağı hafta iş programınızı hafifletin
Aileler okulların açıldığı hafta iş programını sadeleştirmelidir. İş seyahatleri, gönüllü çalışmalar ve projeler mümkün olduğu ölçüde ertelenmelidir. Yeni okul döneminde çocuğun hissedebileceği endişeyi yenmesi ve okul düzenine alışmasına yardımcı olabilmek için serbest zamana ihtiyaç duyulabilir. Aynı zamanda aileler de okulu daha iyi tanımak adına öğretmenlerle tanışmalı ve onlarla iletişim içinde olmak istediğini belirtmelidir. Ayrıca okul yönetimi, psikolojik danışman, serbest zaman etkinlikleri koordinatörleriyle de tanışılmalıdır.
5.İlk gün okula birlikte gidin, çantasına özel notlar bırakın
İlk kez okula başlayacak ya da anaokuluna gidecek bir çocuğun yanında mutlaka annesi ve babası da olmalıdır. Aile ile olan ayrılık sahnesi olabildiğince kısa tutulmalıdır. Anne ve baba mümkünse çocuğuna onu sevdiğini söylemeli, okulda mutlu ve güvende olacağını, gün sonunda okula gelip onu alacaklarını anlatmalıdır. Ayrıca beslenme veya okul çantasına onu yüreklendirecek özel notlar yazmak; yeni bir durumda insanların endişe duymalarının doğal olduğunu ve öğretmen, akranlarını tanıyıp okul düzenine uyum sağladıktan sonra her şeyin düzeleceğini anlatmak çocuğunuzun daha iyi hissetmesini sağlayacaktır.
6.Okul çantasını düzenleme sorumluluğunu çocuğunuza verin
İlköğretim çağındaki çocuklar, kendi odalarında veya evin sessiz bir köşesinde derslerine çalışabilirler. Okula yeni başlayan çocuklar için ise oturma odası ya da mutfak gibi ortak kullanım alanlarında erişkinlerin denetim ve gözetimlerine olanak sağlayan bir çalışma köşesi oluşturulabilir. Okul eşyaları ve eve gönderilen yazılı belgeleri koymak için bir yer belirlenmelidir. Her akşam okul çantasının düzenlenmesinin çocuğun sorumluluğu olduğu hatırlatılmalıdır.
7.Endişeli çocuklar için okul psikoloğu ve öğretmeninden yardım alın
Okulda başarısız olmaktan korkan ve sosyal ilişkiler konusunda sorunlar yaşayan çocuklar okula gitmek istemeyebilir. Ebeveynler bu konuda sabırlı davranmalı, anlayış göstererek çocukla konuşmalı ve okula gitmeyi neden reddettiğini iyice araştırmalıdır. Başarısızlık endişesi yaşayan ve arkadaşlarıyla iletişim kurmakta zorlanan bir çocuk için aile, öğretmen ve okul psikoloğu uygun bir plan geliştirmeli ve sorunu birlikte çözmelidir.
8.Güçlü yönlerini keşfetmesi için çocuğunuza yol gösterin
Son yıllarda okullarda giderek yaygınlaşan bullying yani akranların dışlama ve zorbalıklarına maruz kalan çocuklar için de okul dönemleri oldukça zorlu olmaktadır. Eğer çocuk okulda bir baskı gördüğünü dile getiriyorsa öğretmen ve okul yönetimi ile birlikte sorunun çözümü için çalışmak gerekmektedir. Bu süreçte, çocuğun okuldaki olumsuzluklardan etkilenmemesi için güçlü yönlerini fark etmesi ve bu özelliklerini kullanması için destek olunmalıdır. Gerekirse öğretmeninden yardım alması konusunda yönlendirilmelidir. Anne babanın en önemli görevlerinden biri de, çocuklarına bağımsızlığa ulaşmalarında yardımcı ve yol gösterici olmaktır.
9.Evden ayrılmak istemeyen çocuğunuza okulun daha eğlenceli olduğunu anlatın
Çocuklar şimdiden sabah saatlerinde televizyon izlemek yerine yap-bozla uğraşma, boyama, kitap okuma gibi etkinliklere yönlendirilmelidir. Bu faaliyetler çocuğun öğrenme sürecine ve okul düzenine alışmasını kolaylaştıracaktır. Ayrıca okula gitmenin evde kalmaktan daha eğlenceli olduğu da anlatılmalıdır.
10.Okul fobisine doğru zamanda müdahale edin
Okul olgunluğu; çocuğun bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal anlamda okula hazır olması anlamına gelmektedir. Kimi çocuk bu olgunluğa 6 yaşında kimisi ise 8 yaşında ulaşmaktadır. Okula gitmek istemeyen ve okul fobisi olan çocuğa doğru zamanda müdahale edilmez ise iyice okuldan uzaklaşacak ve okulu reddetme sorunu kronik hale dönüşecektir. Bu sorun aile içinde huzursuzluğa, akademik başarısızlığa, okulda uyumsuzluğa, çocuklarda asosyal bir eğilime neden olmaktır. İlerleyen süreçte ise üniversite ya da iş ortamına uyum sağlayamama ve panik atak gibi psikolojik ya da psikiyatrik sorunlara yol açabilir.