Hanefi mezhebinde gusül abdesti sırasında ağzın içinin de yıkanması farzdır. Fakat bir zaruretten dolayı diş dolgusu yaptırıldığında, yıkanması farz olan kısım o dolgunun üzeri olur. Bunun cünüpken veya hayızlıyken yaptırılması da, daha sonraki gusül abdestlerinin sıhhatine bir zarar vermez. Çünkü gusül esnasında, ağızda sabit bulunan dolgunun çıkarılarak, altının yıkanmasına imkân yoktur. Dolayısıyla bu zarureti gidermek için dolguların veya kaplamaların dış yüzeylerinin yıkanmasıyla guslün bu farzı yerine gelmiş olacaktır.
Ancak diş dolgusu için verilen bu fetva, zaruret ve ihtiyaç anında geçerlidir. Yoksa süs ve ziynet için gereksiz yere dişe yaptırılan dolgular için, guslün sahih olacağı şeklinde bir fetva verilemez.
Rasûlüllah Efendimiz (s.a.s.) sırf güzellik için dişlerini seyrelten kadınlara lânet etmiş, ancak hastalıklarından ötürü tedavi olmamızı da emretmiştir. Dişi doldurma, kaplama ya da takma sırf güzelleşmek için değil de, çürüyen ya da çıkan dişi tedavi etme, kısaca ihtiyaç için olursa, bunda abdestli, abdestsiz, temiz, âdetli olmak hiç bir şey değiştirmez. Ancak âcil bir durum yoksa, her türlü şüphe ve tereddütlerden kurtulabilmek için bu tedaviyi temiz bir zamana denk getirmelidir.