Fetret, aynı cinsten iki olay arasındaki kesinti devresi demektir. Diğer bir değişle Fetret, iki peygamber ya da hükümdar arasında peygambersiz ya da hükümdarsız geçen süre demektir. İslâm dâvetinin kendisine ulaşmadığı kişilere “fetret ehli” denir.
Fetret devri tabiri daha çok İsa aleyhisselamdan, Muhammed aleyhisselama kadar süren bin yıllık zamanda peygamberden uzak yaşayan toplumlar için kullanılmıştır. Bazı köy ve kasabaya nebi gelmişse de, hükmü cihanı kaplamadığı için, bu iki Peygamber arası, fetret devri olarak bilinir.
Fetret ehli olanların îmân ve amel ile ilgili hiçbir sorumluluk ve mükellefiyetleri yoktur.
Ehli fetret, kendi aralarındaki kul haklarıyla ilgili hesâb ve cezâdan sonra cennete alınacaklardır. (Ei-Fetâvâi-hadîsiyye s.209)
Allah Rasûlü’nün Anne ve Babası
Allah rasûlü’nün (as) annesi Âmine ile babası Abdullah (ra) kendilerine İslâm dâveti ulaşmadığı için fetret ehlidir. Her ikisi de asla hesâb ve azâb görmeyecektir.
Hadîs üşülünce zayıf kabûl edilse bile, bir hadîs-i şerîfe göre, Allah rasûlünün (as) dileği üzerine, Allah (cc) onun anne ve babasına bir anlık can vermiş ve onlar da Allah rasûlünün (as) huzurunda îmân etmiş ve tekrar ruhları kabd edilmiştir.
Aynı şekilde; Allah rasûlünün (as) Hz. Âdem’e (as) kadar ulaşan tüm anne ve babaları da cumhûr-i ülema’ya göre îmân ehlidir, aralarında kâfir olan tek bir kişi yoktur.
Azer
Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen Âzer, İbrâhîm (as) in babası değil amcasıdır. O günün geleneklerine göre, amcaya baba denildiği için Kur’ân-ı Kerîm’de de bu tâbîr kullanılmıştır.